| Ona çok hoş bir laptop çantası aldım. | Open Subtitles | لقد اشتريتُ لهـا حقيبةٌ حاسب محمول فائقة الروعة |
| Sonra ben bir saniye sessiz kaldım ve direkt gelmemi istemiyor musun yoksa dedi ve ben de ona yeni bir laptop ile oyunu aldım, şimdi arabayı park ediyor. | Open Subtitles | ، وحينها لم أجب للحظة وبعدها قالت حسناً ، ألا تريدني أن أحضر ؟ وبعدها أحضرت ، لها حاسب محمول جديد واللعبة |
| Eğer, "Her Çocuğa bir laptop" modelini kullansaydık, 1'e 1 bir oranla, o hâlde 1,650 kullanıcı bizden yararlanmış olurdu. | TED | ولو طبقنا مبادرة حاسوب محمول لكل طفل وبنسبة واحد إلى واحد، سنكون وقتها قد أفدنا 1,650 مستخدمًا. |
| IP adreslerini değiştirmek için yarım bir zeka ve bir laptop yeterli. | Open Subtitles | كل ما يتطلبهُ الأمر هو نصف دماغ و حاسوب محمول للتلاعب في العنوان الألكتروني |
| Yukarda şifonyerin üstünde bir laptop var. | Open Subtitles | هناك جهاز كمبيوتر محمول فوق طاولة التجميل بالطابق العلوي مع رؤية جيدة جدا للغرفة |
| Görünürde çalınan bir şey yok. Ortalıkta bir laptop ve yarım şişe cin bile duruyor. | Open Subtitles | فلا يتضح أن هناك شيئاً قد فُقِد, فهناك لابتوب حتى, و نصف قارورة جين هنا |
| Getirdiğiniz; üzerinde şifrelenmiş bir yazıIım olan kapsamlı bir laptop. | Open Subtitles | ما أحضرتموه كان حاسوب نقال عام، عليه بعض الشفرات والبرامج |
| Bu durumda ona bedava bir laptop vermeniz lazım. | Open Subtitles | والآن يجب أن تشتروا له حاسب محمول |
| Dinlenme odasına Rusty için bir laptop koyabilir misin? | Open Subtitles | هلا تعطي (رستي) حاسب محمول و تذهب به إلى غرفة الإستراحة |
| örneğin bir laptop bırakmaya değer mi? | Open Subtitles | لا أعرف لماذا يبذر الناس ألفا دولار على حاسوب محمول |
| Tek kullanımlık telefon ve güvenlik protokolümüz yüklü bir laptop vereceğiz. | Open Subtitles | سوف نحضر لك هاتفاً جديداً للإستخدام مرة واحدة, وجهاز حاسوب محمول مع بروتوكولاتنا الأمنية. |
| Önümde bir laptop var, ama siz bana bakıyorsunuz. | TED | حسنا , لدي حاسوب محمول أمامي, لكنكم تنظرون إلى و إلى هذا . |
| Siz ineklerin kırmasını istediğim şifre korumalı bir laptop. | Open Subtitles | كمبيوتر محمول محمى بكلمة سر و الذى أحتاجك لكى تكسرها و تدخل للكمبيوتر |
| Oraya gizlice girip bir laptop alacaksın. | Open Subtitles | أنا أرسل لك عنوان. أريد منك أن تقتحم المكان و تحضر لي كمبيوتر محمول. |
| Sende de güçsüz bir laptop var. | Open Subtitles | وأنت لديك جهاز كمبيوتر محمول ليس قويّ بما فيه الكفاية, |
| İşletim sistemine bağlanmış bir laptop bulduk. | Open Subtitles | كان هناك "لابتوب" موصّل الى نظام التشغيل |
| 99 dolarlık bir laptop bilgisayar. | Open Subtitles | جهاز لابتوب يباع ب99دولار. |
| Yeni bir laptop mu o? | Open Subtitles | أهذا جهاز لابتوب جديد؟ |
| - Ne? Bu harika bir laptop. | Open Subtitles | حاسوب نقال رائع |