| Peki, 3000 metreye kadar, oksijen konusu büyük bir problem değil. | TED | إ.ر. : حتي 3000 متر، ليس هناك مشكلة إطلاقاً مع الأكسجين. |
| Uzun süreliğine vekalet edecektim ve kabul etmiştim, ama bir problem vardı. | TED | طُلب مني تعويضه لفترة طويلة، ووافقت على ذلك، لكن كانت هناك مشكلة. |
| Bu, insanları yaralayan ve hatta öldüren yaklaşık 100 yıllık bir problem. | TED | هذه مشكلة تتسبب بإصابة و قتل البشر لمدة تزيد عن مئة عام |
| Yaşadığım Kaliforniya'da, su yetersizliği büyük bir problem haline geliyor. | TED | في ولاية كاليفورنيا، حيث أعيش، ندرة المياه أصبحت مشكلة كبيرة. |
| Bir kamyonetin olduğunu bilmek harika; ama herkesin ne düşündüğünü bilmemiz gerek, işte o zaman oldukça karışık bir problem hâline geliyor. | TED | معرفة أن هذه شاحنة نقل، رائع، لكن ما يجب حقا أن نعرفه هو ما يفكر به كل شخص، لذا أصبحت مشكلة معقدة. |
| Ama büyük bir problem var: Biyolojik cinsiyet siyah ve beyaz değil. | TED | لكن هناك مشكلة كبيرة جدًا: الجنس البيولوجي ليس إمّا أبيض أو أسود، |
| ve bunun nedeni scuba dalgıçlarının kolayca aşağı inip buraya erişebilmeleridir. Scubayla ilgili bir problem vardır oysa ki, | TED | والسبب نحن نعرف الكثير عنه ويمكن للغواصين أن يذهبوا بسهولة جداً إلى هناك والوصول إليه. هناك مشكلة مع الغوص |
| Yoksa istediğimiz şeyi yapmaya mı çalışıyor ve bir problem mi oluyor? | TED | أم أنه يحاول فعل ما نطلب منه وقد كان هناك مشكلة ما؟ |
| İşte bu bir Flemenko danscısı, ama bir problem vardı. | TED | هذه كمثال هي راقصة فلامنجو، لكن كان هناك مشكلة واحدة. |
| Ve yüksek ideallerin de var. Açıkçası bu bir problem. | Open Subtitles | و مثالي إلى حد كبير و الذي هو بصراحة مشكلة |
| Eğer onu yenebilirsen benide yenmende bir problem olmaması lazım. | Open Subtitles | إذا كان بإستطاعتك ضربه فلن يكون عندك مشكلة أن تضربني |
| Doğum kontrolüne izin yok diyorsun, ama kürtajda bir problem yok? | Open Subtitles | إذاً، ليس مسموحاً بأستخدام الواقي الذكري لكن الاجهاض ليس مشكلة ؟ |
| Bacanın verilen ölçülerine göre bir delik kestim. Sadece bir problem var. | Open Subtitles | لقد قمتُ بقطع حفرة تُطابق قياسات الحفرة، ولكن هناك مشكلة واحدة فقط. |
| Ama geçimini ağzıyla sağlamasının senin için bir problem olduğunu seziyorum. | Open Subtitles | لكنها تكسب عيشها بقذف السائل في فمها وأحس أنها مشكلة معك |
| Ofis idaresiyle ilgili minik bir problem hakkında ofis idarecisiyle görüşmek istiyordum. | Open Subtitles | كنت أريد محادثتك عن مشكلة تخص المسؤول عن المكتب مشكلة تخص المكتب |
| Eğer hack edip onu devre dışı bırakırsam bir problem çıkarmaz. | Open Subtitles | والذي لن يكون ذو مشكلة كبيره إن أخترقت نظامهم و أعطله |
| Bu genel bir problem. Kart anahtarını telefonunla asla aynı yere koyma. | Open Subtitles | إنها مشكلة شائعة , أبدا ً لا تضع بـطـاقـة الـدخـول مـع هـاتـفـك |
| Bunun zorlu bir problem olduğunu gördük ama işin püf noktası, kişinin çok sayıdaki fotoğraflarını önceden analiz etmek. | TED | تبيّن أنّ هذه المشكلة صعبة للغاية، لكن الحيلة الأساسية هي أننا سنقوم بتحليل مجموعة كبيرة من صور الشخص سلفاً. |
| Hem Will'le aranda bir problem olduğunu niye bana söylemedin? | Open Subtitles | ولماذا لم تخبريني بأن هنالك بعض المشاكل بينك وبين ويل؟ |
| Ama bir problem var. | Open Subtitles | لكن هُناك مُشكلة واحدة. |
| Arkadaşım bir problem çözücü, hepsi bu. | Open Subtitles | صديقي حلال للمشاكل هذا ما بالأمر |
| Lena için bir problem olurdu. | Open Subtitles | إذن ستكون تلك مُشكلة لـ(لينا). |
| Bu kartla herhangi bir problem yaşarsan onlara oteli arat. | Open Subtitles | و الان اذا ما واجهت اي مشاكل اثناء استخدامه اتصلي بالفندق |
| Bazı hatların kayması gibi bir problem olabilir, yani bu hayvanlar geri döndüğünde, halihazırda var olan, insanların bildiği ve sevdiği bazı kuşların yerine geçebilirler. | TED | الآن هناك مشكل أساسي صغير وهو أنه عند عودة هذه الكائنات قد تعود بعض الطيور الموجودة والتي يعرفها الناس جيدا ويحبونها. |
| 510'da dün bir problem olup olmadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | هل واجهتك أية مشاكل في الغرفة 510 بالأمس؟ |
| Böldüğüm için kusura bakmayın ama dizüstünüzde bir problem olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | أنا اعتذر على مقاطعتكم لكن ذكرت ان لديك مشكله في جهازك المحمول. |
| Çözmem gereken bir problem var. Düşündüğünün zıttına sen benim düşündüğüm gibi değilsin. | Open Subtitles | مشكله واحده عليّ أن أحلها ولتعرف أننّي الوحيد الذي سيحلها لك |
| - Mr. Gigglesworth! Onu öldürüyor baba! - bir problem daha. | Open Subtitles | لقد قتل مستر جيجلسورث يا أبي ومشكلة بدأت , أنا أسف |
| Bu çözülebileceğimiz bir problem gibi gözükmektedir. | TED | لذا هذا بدى كمشكلة بإمكاننا فعل شيء بشأنها. |
| Turda bir problem mi var? | Open Subtitles | أهناك خطب ما في الجولة؟ |