| Fakat bir programcı bu işleyişin programcılık için kötü olduğunu fark etti. | TED | لكن كان هناك مبرمج واحد هو من قرر ان هذه ليست الطريقه للعمل. |
| 2008 yılında Satoshi Nakamoto takma adını kullanan anonim bir programcı tarafından kuruldu. | TED | تم إنشاؤها عام 2008 من قبل مبرمج مجهول إستعمل إسم مستعار يدعى ساتوشي ناكاموتو |
| Kullandığımız her bir kişilik parçasına ayrı bir nörotrofik etmen koyabilecek başka bir programcı olamaz. | Open Subtitles | أنه تحدى من مبرمج آخر حول العلوم العصبية |
| Onları vurguluyorum, böylece iyi bir programcı neye baktığını anlayabilecek. - Tamam, onları telefonuma gönder. | Open Subtitles | قمتُ بتعلميها حتى يستطيع أيّ مبرمج عادي فهم ما الذي ينظر إليه. |
| Öyle. Bu ileri seviye sibervirüsü yaratmış "Kundakçı" diye bilinen süper dahi bir programcı dışarıda bir yerlerde. | Open Subtitles | أجل ، في مكان ما في الخارج هناك مبرمج عبقري |
| Düşük seviyeli, part-time bir programcı. | Open Subtitles | أنهُ مبرمج بمستوى منخفض و يعمل بدوام جزئي |
| Şüpheli muhtemelen bir programcı ya da en azından bilgisayarla çalışan biri. | Open Subtitles | و ذلك يعني بأن المجرم في الأغلب مبرمج مبرمج او على الأققل شخص يعمل مع الحاسوب |
| Makinelerin nasıl çalıştığını derinlemesine bilen bir programcı ve kendi gerçek doğasını bilen bir makine. | Open Subtitles | مبرمج يعرف بشكل وثيق كيفية عمل الآلات وآلة تدرك جيدًا طبيعتها الحقيقية |
| Böylece, bu web hizmetini yaptılar ve şöyle dediler, "Herhangi bir programcı bir yazılım yazabilir ve binlerce insanın zihnine dokunabilir." | TED | ولذلك انشأوا هذه الخدمة وقالوا، " أي مبرمج بامكانه أن يكتب جزء من البرنامج وأن يستغل عقول آلاف الناس." |
| Ben de benden çok daha iyi bir programcı olan aynı zamanda Bay Doob olarak bilinen dostum Ricardo Cabello ile bir takım oluşturdum, ve o, bu şaşırtıcı Flash çizim aracını yaptı. | TED | وكونا فريق مع صديقي المخلص ريكاردو كابللو والمعروف بالسيد دوب، وهو مبرمج أفضل مني بكثير، وقد صنع اداة رسم مبهرة بالفلاش. |
| O zamanlar yaygın olduğu için bilgisayar bölümünde okudum, ve programcı oldum-- ve çok da iyi olmayan bir programcı, 2004 de "Büyük Risk"e katıldığımda çok da mutlu olmayan bir programcı. | TED | درست الحاسوب لأنني سمعت أن كان شيئا مهما، وأصبحت مبرمج حاسوب-- لم أكن مبرمجا جيداً و لا شخصا سعيدا في ذلك الوقت عندما كنت في برنامج الخطر في عام 2004. |
| Ben yapmadım, Cathedral'da çalışan bir programcı bana bir disk yolladı. | Open Subtitles | l لم أفعل, مبرمج في الكاتدرال سوفت وير أرسل لي قرص . |
| Yetenekli bir programcı. | Open Subtitles | أنه مبرمج موهوب |
| Parası yok. Dustin daha iyi bir programcı. | Open Subtitles | لا يملك أموالاً داستن) مبرمج أفضل) |
| - bir programcı olabilecek bir kadının... | Open Subtitles | رجل يعرف إمرأة ربما تعرف مبرمج... . |
| - Gerçekten bir programcı. | Open Subtitles | هو حقاً مبرمج. |
| - Dahi bir programcı. | Open Subtitles | مبرمج عبقري |