Alfie Shepridge'le evlenmeden önce Las Vegas'ta çalıştığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك شائعة انك قبل ان تتزوجي الفي شبردج كنت تعملين في لاس فيجاس |
Dolaşan bir söylenti var avukatlar börekler için yaylı. | Open Subtitles | هناك شائعة منتشرة المحاميين يأتون لأجل الكعك |
Bana karşı yapılan suikastı bildiğin halde bir şey yapmadığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك شائعة كنت تعلم بأن المؤامرة كانت ضد حياتي و لم تفعل شيئا |
Bölümümüz soruşturma altında diye bir söylenti var. | Open Subtitles | أعني، هناك إشاعة تقول أن قسمنا تحت قيد التحقيق. |
Yani, bir söylenti var. | Open Subtitles | أعني، هناك إشاعة تقول أن |
Birinin kraliyet kanı taşıyan bir çocuk satmaya çalıştığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | أترين؟ هناك شائعة ما تتردد بالأنحاء... أن هناك شخص ما يحاول بيع طفل يحمل دماً ملكياً. |
- Dışarıda bir söylenti var bu adamlar savaş sanatlarını bilen kimseleri arıyorlarmış özellikle de gençleri. | Open Subtitles | - أجل , فالكلام في الشارع - هناك شائعة مفادها أنهم يبحثون عن أي شخص يتمتع بموهبة في مجال الدفاع عن النفس و خصوصاً المراهقين |
Etrafta dönen bir söylenti var... | Open Subtitles | حسناً، هناك شائعة تدور |
Birinin kraliyet kanı taşıyan bir çocuk satmaya çalıştığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | أترين؟ هناك شائعة ما تتردد بالأنحاء... |
Vatikan'dan ayrılmak üzere olduğuma dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك شائعة تقول بأنّي على وشك مغادرة (الفاتيكان) |