| Ve bunu yapmamın doğru olmadığını belirten acımasız bir tepki aldım. | TED | وكان لدي رد فعل غريزي بأن هذه طريقة خاطئة لتحقيق ذلك. |
| Aşırı bir tepki vermen halinde, bunlar seni kendinden koruyacaktır. | Open Subtitles | هذه ستحميك من نفسك لو بدر منك رد فعل عنيف |
| Zorbalar zorbalık yapar ve bir tepki almazlarsa ilgilerini kaybeder. | Open Subtitles | الفتوات يفرضون قوتهم إن لم يأتي رد فعل يفقدون الاهتمام |
| Birçok kişi bunun çok doğal bir tepki olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ليست مضطرة لقبول الامر البعض يظن انها ردة فعل طبيعية |
| Ailen, burada gecelerini nasıl geçirdiğini öğrenirse, nasıl bir tepki verir sence? | Open Subtitles | ماذا ستكون ردة فعل أهلك عندما يعلمون بأنك تقضي الليالي هنا ؟ |
| Ya da bitki dokusunun, sürekli bir yerde durmaya verdiği sistematik bir tepki. | Open Subtitles | أَو ردّ فعل النباتَ لأنْ يَكُونَ في موقعِ واحد |
| Zorbalar zorbalık yapar ve bir tepki almazlarsa ilgilerini kaybeder. | Open Subtitles | الفتوات يفرضون قوتهم إن لم يأتي رد فعل يفقدون الاهتمام |
| Hepsinden önce bu evlenecegi erkek arkadasina karsi bir tepki degil mi? | Open Subtitles | حسناً, في البداية أليس هذا رد فعل تجاه صديقها الرجلُ الذي ستتزوجه؟ |
| Ters bir tepki oluşmadan insanlara güç kazandırmanın imkânsız olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنه من المستحيل اعطاء الناس قدرات بدون رد فعل جانبي |
| Anestezi uygulamamaya karar verdik çünkü nasıl bir tepki vereceğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | ،لابد أنه كان قريباً من المخلوقات الفضائية بالتأكيد هذا رد فعل |
| Daha önce olanlar için üzgünüm ama bir tepki oluşturmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | انا اسف بشأن ما جرى قبلا لكننا احتجنا لاثارة رد فعل |
| Anormal bir duruma verilen anormal bir tepki, normal bir davranıştır. | Open Subtitles | رد فعل غير عادي حيال موقف غير عادي يعد سلوكاً عادياً |
| Daha iyi bir tepki bekliyordum. Kapının dışında bekledim falan. | Open Subtitles | توقعت ردة فعل أكبر انتظرت وراء الباب وما إلى ذلك |
| Bu susuzluğa bir tepki miydi bilmiyorum. | TED | لا اعلم اذا كان السبب هو ردة فعل تجاه الافتقار الى الماء. |
| Böylece gösterici seyircilerin önüne çıkınca, bir tepki alacaktır. | TED | فعندنا يقف المتفرج أمام الجمهور، سوف يكون هناك ردة فعل. |
| Bu formlara duygusal bir tepki oluşturduk. | TED | فخلقنا ردة فعل عاطفية اتجاه هذه الأشكال. |
| Bir: Polonius negatif bir tepki verdi, yani kötü bir şey olmalı. | TED | أولها:كانت ردة فعل بولونيوس سلبية وهذا يعني أنها سيئة بالضرورة. |
| Aşk öyküsüne duygusal bir tepki verdi. | Open Subtitles | و تظهر ردّ فعل عاطفي بقوة إلى مكوّنِات قصة الحبِّ |
| Ama bunun yerine, sadece Başbakan Merkel'in dinlendiği ortaya çıkınca gerçek bir tepki oluştu. Neden böyle oldu? | TED | وعوضًا، أتت ردة الفعل فقط حين كشف أن أنجيلا ميركل كان يتنصت عليها. |
| Uygun bir tepki için bilgisayarına yükleyecek. | Open Subtitles | سوف يغذى هذا الى حاسوبه ليحسب رد الفعل المناسب |
| Açıkçası, bir tepki olabilir. | Open Subtitles | وبتحديد أكثر, فإنها لا بد أن تكون رداً على شىء |
| Birincisi, söylediğimizde şu anki gibi bir tepki vereceğinden endişelendik. | Open Subtitles | خشينا أن تبدي ردّة الفعل هذه إن أخبرناك الحقيقة |
| Ondan gelen cesaret verici bir tepki ile gönüllü olarak başlayan bir flört. | Open Subtitles | تغزّل بها بمبادرة وردٍّ تشجيعيٍّ منها |
| Amirlerinin olumsuz bir tepki vereceğinden endişe duymuyorlar. | TED | إنهم ليسوا قلقين من رد فعل مديريهم بشكل سلبي. |
| Seni sevdiğimi söylememe bir tepki verecek misin? | Open Subtitles | ألديك أي رد فغل تجاه قولي لك أنني أحبك؟ |
| Oyun üzerinde çalışan bir düzüne beta testçi var hiçbiri bir tepki göstermedi. | Open Subtitles | لديّ ذرينه من المختبرين التجريبيين يعملون عليها ولا أحد أصيب بردة فعل |