| Yapabileceğim her şeyi yapıyorum. Senden sadece küçük bir yardım istiyorum. | Open Subtitles | أنني أعمل ما أستطيع فعلة .وأحتاج إلى قليل من المساعدة فقط |
| Tek uygun tepki merhamet ve şefkat dolu bir sessizlik olurdu ve işine yarayacak bir yardım olurdu. | TED | الاستجابة المناسبة الوحيدة ستكون الصمت مع التعاطف وتقديم نوع من المساعدة العملية. |
| Yani böyle bir yardım aramıyordum ama oldu işte. | Open Subtitles | إنهمكوا جميعا بحصاد المال. الآن لم أكن أنظر لهذا النوع من المساعدة لكنه حدث. |
| İsteyebileceğim tek şey, Christa'yı kaybetmekti, bu yüzden, profesyonel bir yardım almaya karar verdim. | Open Subtitles | اخر شئ اردته هو خسارة كريستا , لذلك قررت الحصول على مساعدة خبيرة |
| bir yardım galası var, ama sevgilim konuşmak istedi benimle. | Open Subtitles | لديّ حفلة خيرية ولكن حبيبتي قالت ..إنّه يجدر بنا الكلام |
| Pekala, belki de oğlundan bir yardım almadan dört kişilik ailesi için yemek hazırlamaya çalışmakla meşguldü. | Open Subtitles | حسنا, ربما كانت مشغولة بإعداد العشاء لعائلة من أربع أشخاص بدون مساعدة من ابنها |
| Bu gün restoranda batıl inanç temalı bir yardım balosu veriyoruz. | Open Subtitles | سيكون لدينا حفل تبرعات للمعتقدات الخرافية في المطعم اليوم |
| Girişte açık bir şekilde işaretlenmiş büyük bir yardım kutumuz var. | Open Subtitles | حسناً، هُناك صندوق تبرّع كبير عند المدخل تماماً، عليه علامة واضحة. |
| Görüyorsunuz, değişim, küçük bir yardım neler yapabilir. | TED | بإمكانكم أن تروا كم هو محولة للحياة هي تلك المساعدات الصغيرة. |
| Bu bir yardım çığlığı; dikkat çekmek amacıyla yapılıyor. | TED | انها نداء استغاثة .. تهدف الى طلب العون |
| Yeniden, uluslararası STK'lar BM çatısı altında birleşerek büyük bir yardım kampanyası düzenlediler ve binlerce hayat kurtuldu. | TED | مرة أخرى، منظمات الإغاثة الدولية، متحدة تحت غطاء الأمم المتحدة، قامت بعمليات إغاثة ضخمة وتم حفظ آلالاف الأرواح. |
| Büyük bir yardım programı kurdunuz. | TED | حسناً، نعم، كان لديك برنامج مساعدات ضخمة. |
| Şimdi, ufak bir yardım aldığını biliyorum. | Open Subtitles | الان,انا اعلم انكِ تحتاجين القليل من المساعدة |
| Sadece ufak bir yardım aldığını bildiğimi söylüyorum. | Open Subtitles | انا فقط ردت ان اقول بأن انا اعلم انكِ تحتاجين القليل من المساعدة |
| Sadece... senden küçük bir yardım gerekiyor. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة الى القليل من المساعدة منك |
| Bazen küçük bir yardım alarak geçmişle yüzleşmek daha kolay olur. | Open Subtitles | في بعض الأحيان من الأسهل مواجهة الماضي بالقليل من المساعدة |
| Şerefsizler, bunu yapabilsin diye bayağı bir yardım etmişlerdir kesin. | Open Subtitles | الوغد لابد انه اعطاها الكثير من المساعدة |
| Fakat, kahramanların özellikle de babası tanrı olan kahramanların yaptıkları gibi çok geçmeden doğaüstü bir yardım alır. | Open Subtitles | ولكن كحال أغلب الأبطال، لا سيما من أباهم إله، سرعان ما حصل على مساعدة خارقة. |
| Yıkanıp, bir yardım derneğine yollanıyordur herhalde. | Open Subtitles | يتم غسيلهم و يتم إرسالهم إلى أى مؤسسة خيرية |
| 1997, 1999 arası "Lilith Fair" turnesinin resmi ıslak mendil tedarikçisi olan bilge bir ihtiyardan, ufak bir yardım aldı. | Open Subtitles | لقد حصلت على مساعدة من رجل عجوز حكيم كان المورد الرسمي للمناديل الرطبة لمهرجان الموسيقى النسائية بين عامي 97 و 99 |
| Gerçek bir yardım çağrısı nasıl olur sana göstermekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | لأسعدني بحقّ أن أريك كيف يبدو البكاء الحقيقيّ طلبًا للعون |
| Bu Patricia Rae'den bir yardım çağrısıdır. | Open Subtitles | هذا نداء إستغاثة من باتريسيا راي. |