| Sen korkma diye birbirimizin yüzünü görebilmemiz için bizi böyle bağladı. | Open Subtitles | لكي لاتشعرين بالخوف ، لقد ربطنا هكذا وجعلنا مواجهين لبعضنا البعض |
| Sorduğumuz soruları değiştirmek ve birbirimizin cevaplarını duyabilmek için kuru gürültüyü bastırmakla ilgili. | TED | هي عن تغيير السؤال المطروح وتهدئة الضجيج لسماع إجابات بعضنا الآخر. |
| Bizler arkadaş değiliz tamam mı, birbirimizin başarısını istemeyiz. | Open Subtitles | نحن لسنا أصدقاء، حسنا؟ نحن لا تريد بعضها البعض لتحقيق النجاح. |
| Sokakta birbirimizin yanında geçsek belki tanıyıp merhaba bile demeyiz. | Open Subtitles | إذا صادفنا بعضنا البع في الشراع ربما لن يعرف أحدنا الآخر لكي يلقي عليه التحية |
| birbirimizin yüzüne bile bakmasak da, günlerce konuşmasak da saat yedide yemeğimizi yeriz. | Open Subtitles | أَعْني، نحن قَدْ لا نَنْظرُ في بعضهم البعض أَو كلام لأيامِ، لَكنَّنا نَأْكلُ سوية، السّاعة السّابعة. |
| birbirimizin yüzünü görmeden önce birbirimize bağlanmamızı sağlayan şey de bu sevgi. | TED | وهذا الحب هو سبب التزامنا لبعضنا البعض حتى قبل أن نرى بعضنا البعض. |
| birbirimizin cümlelerini tamamlıyoruz. birbirimizin ne düşündüğünü biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نكمل الجمل لبعضنا البعض قبل إنتهائها, نعلم ما الذى نفكر فيه. |
| Takım olarak çalışıyor, birbirimizin sınırlarını sınıyor, ...bir diğerimizin neyin kabullenebilir olduğuna dair burjuvazi varsayımlarıyla savaşıyorduk. | Open Subtitles | كنا نعمل كفريق، نقيس حدود بعضنا البعض نتحدى الفرضيات البرجوازية لبعضنا البعض بشأن ما هو مقبول |
| Eğer birbirimizin zayıf yanlarına daha fazla tolerans gösterseydik daha az yalnız kalabilirdik. | Open Subtitles | إن كنا متسامحين بشكل أكبر لأخطاء بعضنا الآخر سنكون أقل وحدة |
| Normalde birbirimizin zihnine giremeyişimizin geçerli bir sebebi vardır. | Open Subtitles | أنا واثق تمامًا بان هناك أسباب مقنعة كي لا ندخل إلى عقول بعضنا الآخر |
| Sadece birbirimizin alanına girmedik, hepsi bu. | Open Subtitles | كل ما حدث هو أننا استقررنا في أماكن لم تتداخل مع بعضها البعض |
| Ama birbirimizin yanında rahat olabilmemiz çok iyi geldi | Open Subtitles | ولكنه شعر جيدة لمجرد أن يكون مريحة مع بعضها البعض. |
| Saatlerce oturup birbirimizin gözünün içine bakardık. | Open Subtitles | كنا نجلس لساعات نحدق في عيني أحدنا الآخر |
| İki gözümüzü kapatalım birbirimizin içini görmek için. | Open Subtitles | لنغلق أعيننا، ليتسنَّ لنا الرؤية من خلال أحدنا الآخر. |
| Yani birbirimizin birer birer ölmesini mi izleyeceğiz? | Open Subtitles | حتى نصل الى مشاهدة بعضهم البعض يموت واحدا تلو الآخر |
| Ama iyi haberse bütün gece birbirimizin gözlerinin içine bakacağız. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد, اننا نستطيع أن نحدق ببعضنا طوال الليل |
| Biz ve onlar, birbirimizin varlığından haberdar olmadan paralel hayatlar yaşıyor olabiliriz. | Open Subtitles | نحن وهم نعيش في عوالم متوازية كل منا غير مدرك بوجود الآخر |
| Sadece demek istedim ki dramatik olaylar yaşamadan birbirimizin çevresinde bulunabilmeliyiz. | Open Subtitles | اريد القول بأنني انتهيت ونستطيع اتاحة المجال للآخر بحرية |
| Ama birbirimizin işlerine burnumuzu sokmayız. | Open Subtitles | لكننا لا ندقق في الأمور التي لا نستطيع السيطرة عليها |
| Burada birbirimizin cümlelerini tamamlıyoruz. | Open Subtitles | نحن نَنهي جُمَلَ بعضنا البعضِ هنا |
| Ve bunun ciddi bir bedeli var. Çünkü her birbirimizin işini böldüğümüzde, dikkatimizi tekrar toplamamız ortalama 23 dakika sürüyor. | TED | وهناك ثمن غالٍ لهذا، لأنه في كل مرة نٌقَاطِع بعضنا بعضاً نحتاج 23 دقيقة، في المتوسط، لإعادة تركيزنا. |
| Sonra üç ay boyunca birbirimizin yanından ayrılmadık. | Open Subtitles | و هذا ماكان للثلاث أشهر القادمة لم نترك بعضينا |
| Tanıştığımız gün, Azadi meydanında birbirimizin yanından geçiyorduk ve omuzlarımız çarpıştı. | TED | يوم التقينا، مررنا بجانب بعضنا البعض في ساحة آزادي، واصطدم كتفان. |
| birbirimizin özünü, kişiliğini sevdiğimizden arkadaşlık ediyoruz. | TED | يرى كلا منا الآخر بما يكون عليه كل شخص من الداخل. |
| birbirimizin aynısıyız. | Open Subtitles | نحن إثنان من نفس النوع |