| birleşme programını bugün gündeme getirdim. | Open Subtitles | وَضعتُ برنامج التكامل على الخَطِّ اليوم. |
| birleşme programını geliştirmek için sürekli yeni yollar arıyor bu yüzden bunu da bir fırsat olarak kullanıyor. | Open Subtitles | هي دائماً تبحث عن طرق جديدة لتعزيز برنامج التكامل لذا هي ستعتبره كفرصة لاقامة علاقاتٍ عامة |
| Amacımız birleşme programını durdurmak değil. | Open Subtitles | هدفنا ليس تفكيك برنامج التكامل |
| Halkıma sırtımı döndüğümü düşünüyorsunuz ama Castor birleşme programını bitirmek istiyor. | Open Subtitles | أنا أعلم انكَ تعتقد بأني أدرت ظهري لشعبي لكن (كاستور) يريد انهاء برنامج التكامل |
| Grayson da birleşme programını bitirmek istemiyor. | Open Subtitles | و(كريسون) لا يُريد أنهاء برنامج التكامل |
| Eğer Castor birleşme programını durdurmaya çalışıyorsa-- | Open Subtitles | لكن اذا حاول (كاستور) أيقاف برنامج التكامل ... من الحدوث عندها |