| Tenoch bitmek bilmeyen detaylara dair soruların cevabını bulmakla uğraştı. | Open Subtitles | تونيوتش أشغل نفسه سعياً للحصول على تفاصيل لا نهاية لها |
| Tam burada yeni ofisinin mutfağında bitmek bilmeyen erzakın var. | Open Subtitles | ولديك مؤونة لا نهاية لها هنا في مطبخ مكتبك الجديد. |
| Tanrıların kralı bitmek bilmeyen cinsel eğlencelerine devam etmektedir. | Open Subtitles | ملك الآلهة دوما ما يستغرق في علاقات غرامية لا تنتهي |
| Bir ev dolusu çiçek ve bitmek bilmeyen romantik mesajla başbaşayım. | Open Subtitles | لدي بيت مليئ بالزهور رسائل رومانسية لا تنتهي |
| bitmek bilmeyen bir angarya. | Open Subtitles | دوره متواصله لا ينقطع عنها أولئك الكادحين |
| Kendince ihtiyatla onların içini hissetmeye çalışıyor ve bunu kendi etrafında bitmek bilmeyen bir şey olarak buluyor. | Open Subtitles | إنه يتمنى أن يُكسب نفسه بحذر ذلك الشعور من الداخل وبعدها... يجد أنه لم يعد له نهاية وأنه بات يتملّكه من جميع الجوانب |
| Artık hayatı... avukatlara ve tefecilere yazılan mektup müsvetteleri... dekoratörler ve aşçılarla... bitmek bilmeyen mektuplaşmalar olmuştu. | Open Subtitles | وحياتة الآن والتي بدت تتكون من مسودات الرسائل إلى المحامون وسماسرة المال ومراسلات لا نهائية |
| Uzun, bitmek bilmeyen el sıkışma. Onu öpmeliydin. | Open Subtitles | تلك المصافحة الطويلة كان يجب عليك ان تقبلها |
| Bu bitmek bilmeyen oturma, bir şeylerin olmasını bekleme olayı. | Open Subtitles | ، الجلوس إلى ما لا نهاية إنتظار شيء ما ليحدث |
| Davetli olup olmadığımızı bile bilmediğimiz efsanevi partilere katılmak için bitmek bilmeyen yollar yürüdüğümüzü hatırlıyorum. | Open Subtitles | حيث نمشي في شوارع لا نهاية لها ونذهب إلى حفلات أسطورية لا تتذكر مطلقا إن كنت مدعوا إليها أم لا |
| bitmek bilmeyen yemeklerde ve sıkıcı toplantılarda yanına oturduğum solgun bir kütleydi ama o an karşımda taşın üzerinde yatıyordu. | Open Subtitles | كثلة منتفخة عظيمة جلست بجوارها في عشاء لا نهاية له وتجمعات مملة. كان هناك يستلقي على الطاولة. |
| Ve bitmek bilmeyen Orta Batı düzlüklerinin ortasında rüyasız uykudan rüyanın tam da içine uyanıyordum. | Open Subtitles | و في مكان ما, على طول امتداد لا نهاية له من سهول الغرب الاوسط صحوت من نوم بلا أحلام في الحلم نفسه. |
| O günün geri kalanını polis, fotoğrafçı ve gazetecilerin bitmek bilmeyen talimi olarak hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر بقية هذا اليوم ...انه كان مثل حفرة لا نهاية لها ممتلئة بالشرطة و المصورين و الصحفيين |
| bitmek bilmeyen hikâyelerin ve ardı arkası kesilmeyen laflarınla kafamızı karıştırıp, bizi sömürüyorsun! | Open Subtitles | حكاياتك التي لا نهاية لها، والكلام، والكلام، والكلام، حتى تُربكنا، وتفسد حياتنا! |
| Açıkçası bitmek bilmeyen zırvalarınızı bir dakika daha dinlemektense ölmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | بصراحة، وأود أن يكون بدلا من ميت من الاستماع إلى الثرثرة التي لا تنتهي بك |
| Seninle bitmek bilmeyen uzaktan kumandayı çalıştırma hikâyelerin, şişko oğlun veya bir köpeğe başını sallattırıp "hayır" dedirttiğin için mi takıldığımı sanıyorsun? | Open Subtitles | قصصك التي لا تنتهي عن تشغيلك لجهاز التحكم أو إبنك البدين أو كيف أنك جعلت كلباً يهز رأسه.. لا؟ |
| Ve kendini bitmek bilmeyen işlerle oyalayamazsın, tamam mı? | Open Subtitles | و تشغلي نفسك بمهام لا تنتهي ، حسناً ؟ |
| Biliyorum. Bunun için zamana ve bitmek bilmeyen testlere ihtiyacın var. | Open Subtitles | أعرف تحتاجين إلى وقت وفحوصات لا تنتهي |
| Ama ormanın yoğun ve karmaşık dünyasında avlanma bitmek bilmeyen bir saklambaç oyunu gibi. | Open Subtitles | لكن في عالم الغابات المتكثّف و المتشابك الصّيد هو لعبة "غمّيضة" لا تنتهي |
| Oz'daki bitmek bilmeyen gündüzlerin ve uykusuz gecelerin? | Open Subtitles | لكُل تلكَ الأيام التي لا تنتهي و الليالي المُؤرقَة في (أوز)؟ |
| bitmek bilmeyen bir angarya. | Open Subtitles | دوره متواصله لا ينقطع عنها أولئك الكادحين |
| Kendince ihtiyatla onların içini hissetmeye çalışıyor ve bunu kendi etrafında bitmek bilmeyen bir şey olarak buluyor. | Open Subtitles | إنه يتمنى أن يُكسب نفسه بحذر ذلكالشعورمن الداخلوبعدها... يجد أنه لم يعد له نهاية وأنه بات يتملّكه من جميع الجوانب |
| bitmek bilmeyen baskın listeleri ama tek bir isim dahi yok. | Open Subtitles | قائمة لا نهائية من الغارات، لكن دون أي أسماء. |
| Uzun, bitmek bilmeyen el sıkışma. Onu öpmeliydin. | Open Subtitles | تلك المصافحة الطويلة كان يجب عليك ان تقبلها |