| biz bu davranışı beyaz seçmenler, daha doğrusu siyah olmayan seçmenler arasında arıyoruz. | TED | نحن نبحث عن هذا السلوك بين الناخبين البيض، أو حقيقةً، الناخبين غير السود. |
| Başka söyleyebilecek bir şeyim yok bayım. biz bu genç bayanı tanımıyoruz. | Open Subtitles | ماذا يمكن ان نقول ايضا يا سيدى, نحن لا نعرف هذه الشابة |
| biz bu sarayın çok konforlu olduğunu, ve çevrenin de tamamen uygun olduğunu anlıyoruz, ama şimdi, korkarım sizin için en güvenli yer değil. | Open Subtitles | نحن نفهم أن هذا القصر يمكن أن يقدم راحة كبيرة والحي بالتأكيد هو لطيف جدا لكن في هذه اللحظة اخشى انه ليس الاكثر امانا |
| Ve eğer biz bu görünmez değeri tariflemez isek bu değerli doğal varlığın aşamalı olarak değerini yitirmesi ile sonuçlanacağı görünen neticeler alacağız. | TED | ومالم نحدد هذا الخفي, سوف نجني النتائج الماثلة, والتي هي تدهور وخسارة تدريجيين لهذه الاصول الطبيعية |
| biz bu yapay zekâyı alıyoruz ve daha da akıllı hale getiriyoruz. | TED | وما نقوم به هو أخذ ذلك الذكاء الاصطناعي ونجعله أكثر فأكثر ذكاء. |
| biz bu olanağı sağlarız. | Open Subtitles | ونحن نجهز هذة الامكانية |
| Lanet olsun, çocuklar biz bu kasabayı... haftanın yedi günü yağmalıyoruz. | Open Subtitles | اللعنة يا.. رفاق نحن ننهب هذا الحصّن ستّة طرق من الأحد |
| biz bu gibi şeyler için sigortalıyız, sorun para değil. | Open Subtitles | نحن مؤمنون لهذا النوع من الاشياء، لذا هو ليس المال، |
| - Alev alamıyor. Çalıştı! - Tabiki çalışacak, biz bu işin ustayız! | Open Subtitles | ــ لا يمكنه أن يشتعل، نجح الأمر ــ بالطبع نجح، نحن بارعان |
| Güzellik sadece deri üzerindedir. biz bu kadar sığ mıyız? | Open Subtitles | الجمال فقط بعمق البشرة , هل نحن بتلك السطحية ؟ |
| Bak, ona yardım etmek istediğini biliyorum, ama biz bu insanları tanımıyoruz bile. | Open Subtitles | إسمعي ، أعرف بأنك تريدين مساعدتها ، لكن نحن لا نعرف هؤلاء الناس |
| Ama biz bu ülkede 50 yıldır hidrolik kırma yapıyoruz. | Open Subtitles | لكن,نحن نستخرج الغاز في هذه البلاد لأكثر من 50 سنة |
| biz bu adamı yakalamak için hep çalışıyoruz ve son dakikada | Open Subtitles | نحن نُتعب أنفسنا في القبض على هذا الرجل، وفي اللحظة الأخيرة |
| biz bu teknede olduğumuz sürece, ben ilgilendiğim sürece, kaptan sensin. | Open Subtitles | طالما نحن على هذا المركبِ، بقدر تعلق الأمر بي، أنت القائدَ. |
| biz bu anlaşmayı kampanya sırasında ABD ile hazırladık. Daha ikna edici oldu. | Open Subtitles | نحن مقتنعون أنه تمت صياغة هذه الصفقة مع الولايات المتحدة خلال الحملة الانتخابية |
| biz bu vahşi hayvanlar için acilen güvenli yerler yaratmalıyız. | TED | نحن بحاجة ماسة لإنشاء مكان آمن لهذه الحيوانات البرية. |
| Bunu bence bugün biz bu odaya girerken Thomas müziği çalarken en iyi şekilde gözlemledik. | TED | وأعتقد أنها كانت ملحوظة بشدة عندما كان توماس يلعب الموسيقى أثناء وصولنا لهذه القاعة اليوم. |
| biz bu şeyler sayesinde umutlu, açık, anlayışlı ve değişken olabiliyoruz. | TED | يعود الفضل لهذه الأشياء في كوننا قادرين على أن نتحلى بالأمل وأن نكون منفتحين ومتقبلين ومتحولي الشكل. |
| biz bu kararları daha gözlemlenebilir kılarsak iyilik yapma fırsatlarını daha çok yakalarlar. | TED | ولكن، عندما نقوم بتوضيح قراراتهم أكثر، يبدأون بالاهتمام أكثر بفرص فعل الأعمال الجيدة. |
| Böylelikle, biz bu yığınları kum tepecikleri boyunca ittiririz ve ve birincil bakterisel yüzeyi oluştururuz. | TED | وأعني أن نقوم بدفع الأكوام إلى الأسفل في الكثبان وننشيء طبقة أولية من البكتيريا |
| biz bu olanağı sağlarız. | Open Subtitles | ونحن نجهز هذة الامكانية |