| ama gerçek şu ki, bizler değiştik. Artık bilgi ekonomisindeyiz. | TED | لكن الحقيقة أنّنا تحوّلنا و نحن الآن في الاقتصاد المعرفي |
| İlk olarak, haklısınız bizler yaşlandıkça değişim sürecimiz yavaşlıyor, ikinci olarak ise, haksızsınız, çünkü bu yavaşlama düşündüğünüz oranda gerçekleşmiyor. | TED | أولًا، أنت محق، التغيير يتباطأ كلما كبرنا في العمر، ولكن ثانيًا، أنت مخطئ، لأنه لا يتباطأ بقدر ما نحن نعتقد. |
| Hey, bizler turistiz, balayımızdayız ve arabamız yaklaşık bir km. ötede bozuldu. | Open Subtitles | مرحباً، إننا زائرون، سواح لشهر العسل وسيارتنا تعطلت على بعد بضعة أميال |
| Hey, bizler turistiz, balayımızdayız ve arabamız yaklaşık bir km. ötede bozuldu. | Open Subtitles | مرحباً، إننا زائرون، سواح لشهر العسل وسيارتنا تعطلت على بعد بضعة أميال |
| bizler ayrıca hesaplama açısından sınırlıyız. | TED | نحنُ البشرُ للأسفِ محدودونَ في قدراتنا الحسابيّة. |
| Kırılganlığımızı kabullenirken yardımcı olmanıza ve bizler, kafadan kalbe giden bu uzun yolculuğu sürdürürken, sabırlı olmanıza ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى مساعدتكن للاحتفال بضعفنا وتحولن بالصبر معنا ونحن نجعلُ هذه رحلة طويلة جدًا جدًا من رؤوسنا إلى قلوبنا. |
| Bu vakitte artık hareket eden dev olacağını sanmıyorum ama bizler nöbetleşe gözcülük edeceğiz. | Open Subtitles | العمالقة لن يجولوا الأنحاء في مثل هذا الوقت لكن بقيتنا سنتناوب على الحراسة. |
| bizler uluslararası standartların çalıştığını iyi biliyoruz, lakin biz onlara tabiyiz. | TED | نحن نعلم أن هذه المعايير الدولية تنجح لأننا بالفعل لدينا واحدة. |
| bizler inanan insanlarız. Diğerlerine saygı gösteririz ve saygı görmek isteriz. | Open Subtitles | نحن نذهب للكنيسة بانتظام،ونحترم الآخرين ونتوقع أن يبادلوننا الأحترام.هل هذا واضح؟ |
| Uzaya savrulmak yerine dünyanın yüzeyine, yerçekimiyle yapışmış bizler de Kepler'in ilk kez keşfettiği doğanın bu yasalarına uyuyorduk. | Open Subtitles | تماما مثلما نحن ملتصقون بالأرض بسبب الجاذبية فإننا كذلك نسير فى الفضاء بسرعة هائلة نحن نسير طبقا لقوانين الطبيعة |
| O da benim gibi gerçek. bizler aynı büyünün iki tarafıyız. | Open Subtitles | إنها حقيقيةُ، مثلي نحن جانبانَ من نفس السحرِ ، دعْيها تَذْهبُ |
| Çiftçi sizseniz eğer bizler de taşlarsak, tohum ne o zaman? | Open Subtitles | إذا كنت أنت الفلاح و نحن الحجاره ما هي البذور ؟ |
| Ben ona diyeceğimi dedim; o giderse de bizler hazır ve nazırız. | Open Subtitles | لقد وعدتُها, إننا سنهتم بالقطيع هنا ونجهزهُ بما يلزم, في حال ذهابها |
| bizler gökyüzüne bakar ve yıldızlar arasında yerimize hayret ederdik. | Open Subtitles | إننا أعتدنا النظر إلى السماء ونندهش، عن مكاننا بين النجوم. |
| bizler ortak çalışmaya arılar ya da karıncalar kadar sıkıca bağlı değiliz. | TED | إننا لسنا متعاونين بقدر مجموعات النحل والنمل. |
| Artırılmış gerçeklikle birlikte, kurumlar yapmayı reddettiğinde, baskı görenlerin anlatılarını vurgulamak için bizler gücü elimizde tutuyoruz. | TED | بالواقع المعزز، نحنُ الشعب لدينا القوة لتسليط الضوء على قصص المظلومين عندما ترفض المؤسسات القيام بذلك. |
| Ama Ölümsüzlerin bilgeliğini fethetmek için bizler de bilge olmalıyız. | Open Subtitles | ولكن للاستيلاء على الحكمة من الخالدين نحنُ أيضاً يجب أن نُصبح رجال حُكماء |
| Eğer birisi bir odadan başka birisine geçmeyi seçerse, geride kalan bizler emin olmalıyız ki içinde bulunduğumuz oda boş değildir. | Open Subtitles | لو شاءَ الشَخص الانتقال من غُرفةٍ إلى أُخرى نحنُ مَن بقينا خَلفاً يجبُ أن نتأكَّد أنَ الغرفَة التي نحنُ فيها |
| Daha 11 yaşındaydık ve bu bizler için hiç uygun değildi. Fakat (Almanca) | TED | ونحن فقط في الحاديه عشر من العمر، وذلك لم يكن مناسباً. لكن الألمانيه. |
| İşte bu, inancımızın bir sınavı, ve bizler inancın bekçileriyiz. | Open Subtitles | هذا هو وقت ابتلاء الايمان ونحن من المحافظين على الايمان |
| Ama bizler günah çıkartmadan önce çok iyi düşünmek zorundayız. | Open Subtitles | لكن بقيتنا سيتردد طويلا قبل أن يذهب إلى الاعتراف |
| bizler de kendi sessiz dilimizden, düşüncelerimizden duygularımızdan ve fizyolojimizden etkilenmekteyiz. | TED | فنحن أيضا نتأثر بتعابيرنا غير اللفظيه، وأفكارنا ومشاعرنا ووظائف جسدنا الفسيولوجيه. |
| Daha da önemlisi, istekliyiz. bizler imar edilmesi gereken bir dünyaya sahibiz ve kimse bunu bizim için yapmayacak. | TED | و الأهم من هذا كله ، لدينا الدوافع : لدينا عالم يحتاج للإصلاح ، و ليس هناك من سيقوم بإصلاحه من أجلنا. |
| bizler apaçık daha verimli şekilde öldürüyoruz. Fakat hala öldürüyoruz. | Open Subtitles | يبدو أننا أسفرنا عن مقتل الكثير بكفاءة ولكننا مازلنا نقتل |
| bizler üstün bir ırkız. | Open Subtitles | كيف يكون جنسنا هاما |
| bizler gibi birisi olmak için uğraşır durursun. | Open Subtitles | وبعدها ستتورّط بـ محاولة ان تكون شخصاً كـ بقيّتنا |
| Bu tam bir tasarım yazılımının bir ekran görüntüsü. Doğrusu bizler şimdi oturup bilgisayarda türler tasarlamaya çalışıyoruz. | TED | هذه لقطة من الشاشة لبعض برامج التصميم الحقيقية التي نعمل عليها للتمكن من الجلوس وتصميم كائنات على الكمبيوتر. |
| Siz de bizler gibi olup, söz yüzüğü takmak istiyor musunuz? | Open Subtitles | هل تردن أن تكن أطفالا محبين مثلنا وترتيدن خواتم النقاء أيضا؟ |
| Bunu atölyemizde kendi ellerimizle kendi başımıza yapıyoruz ve bizler mimarız. Profesyonel ustalar değiliz ama bunun mümkün olduğuna emin olmak istiyoruz. | TED | ونفعل هذا بأنفسنا في مختبرنا، ونحن معماريين فحسب ولسنا عمال بناء محترفين، ولكننا أردنا التأكد أنه بالإمكان فعله. |
| Kendilerini feda etmiş atalarımız. bizler bu fedakârlıkları, ilkelerimizi yaşatmak ve inancımızı korumak için yapıyoruz. | Open Subtitles | ونحنُ نعد هذة التضحيات حتى نعيش الجوهر ونُحافظ على الإيمان |