| Herkes iyi tanır. Hatta boğalar bile. | Open Subtitles | معروف جيداً لدى الجميع , حتى لدى الثيران |
| boğalar 1-0 önde ama zorlamaya başlıyorlar. | Open Subtitles | الثيران متقدمين بواحد إنها مباراة متقاربة |
| Öyle görünüyor ki boğalar bütün zamanlarını, kırlarda uzanarak, vede onlara işini yapmasını gereken birini bekliyorlar. | Open Subtitles | تَبْدو لي الثيران في أفضل أوقاتها تستلقي في الحقولِ بإنتِظار شخص ما يأتيهم ويَطْلبُ منهم القيام بعملهم |
| - boğalar çirkin olduklarını düşünmüyorlar. - Ama öyleler. Yaşlı hep çirkindir. | Open Subtitles | الثيران لا يعتقدون انها قبيحة انها كذلك الكبار قبيحون |
| Ama kızgın boğalar tarafından kovalanmak, hayır. | Open Subtitles | لكن أن يتم ملاحقتي من قبل ثيران غاضبة، كلا |
| Horoz ve boğalar bilgi yarışmasını kazandı. | Open Subtitles | الديك والثيران يربحان تحدي العقل الموجّه. |
| Beraber yaşadığı diğer küçük boğalar koşar, zıplar ve kafalarını toslatırmış. | Open Subtitles | جميع الثيران الصغار الذين عاش معهم كانوا يجرون و يقفزون و ينطحون روؤسهم ببعض |
| Ama şu ana kadar boğalar konusunda ter döktü. Ve tapınak rahibeleri için. | Open Subtitles | حتى الآن لقد وضع دماءه وعرقه في الثيران ، وكاهنات المعبد |
| boğalar kontrolden çıktı! Bunu kim tahmin edebilirdi ki? | Open Subtitles | خرجت الثيران عن السيطرة، من كان ليتوقع ذلك؟ |
| Birlikte, bu antik metropolün kapılarında muhafızlık yapan kocaman kanatlı boğaları ziyaret ederlerdi. Bu kanatlı boğalar, çocuğu bir yandan korkuturken bir yandan da heyecanlandırırdı. | TED | دائما ما كانوا يتوقفون لزيارة الثيران ذات الأجنحة الضخمة التي كانت تحرس بوابات تلك المدينة القديمة، والطفل كان خائفا من هذه الثيران المجنحة، لكنها كانت تثيره في نفس الوقت. |
| Sorun boğalar değil. Kalabalık. | Open Subtitles | لست قلقا بشأن الثيران ، بل الجماهير |
| İyi boğalar ve 100 millik bir çite. | Open Subtitles | الثيران الجيدة، وحول مائة ميل من السياج |
| Şu saat 6:00'ya vurduğunda koşan boğalar gibi oluruz, özellikle de cumaları. | Open Subtitles | أعني، عندما تشير الساعة إلى الـ6: 00 تماماً، يكون الوضع كالهروب من الثيران -وخصوصاً يوم الجمعة |
| "Poseidon'un kutsal tapınaklarında serbestçe dolaşan boğalar vardı. | Open Subtitles | "في التجمعات المقدسة لـ "باسيدون ، كانت الثيران طليقة |
| Vahşi boğalar gibi saldırıp her yeri yağmaladıklarında ne bir canlı ne de bir ekin bırakırlar Kalakeya'lar. | Open Subtitles | عندما تقتحم الثيران الضارية مُلتهمة المحصول والأراضي التي يسلبها "الكالاكياس"، يتركونها وهي قاحلة |
| - O anlamda değil. boğalar inek idrarına gelir. | Open Subtitles | كلا، الثيران تنجذب لبول البقرة. |
| Bu sefer ki boğalar çok büyük. | Open Subtitles | لقد أصبحت الثيران أكبر حجماً |
| boğalar korktu Aam ve ben onun boğa öldürmeyeceğine söz veremeyiz ya da bir bozguna neden olacağına. | Open Subtitles | الثيران خائفة.. وأنا و(سام) لا نعدك بأنه لن يقتل أحدها. أو يتسبب في ذعر. |
| Boynuzlarını görmediniz mi? Bu boğalar özeldir. | Open Subtitles | ولكن هذه الثيران هي خاصة. |
| Bu nedenle cesur boğalar üretirler. | Open Subtitles | لهذا يولدون ثيران شجعان |
| Horoz ve boğalar, artık Tilki ve Tazıların sadece 20 puan gerisinde. | Open Subtitles | إنّ الديك والثيران الآن 20 نقطة وحيدة وراء الثعلب وكلاب الصيد، |
| Biz saatleri sayıyoruz, boğalar bizi sayıyor, kral boğalar ise sayanları sayıyor. | Open Subtitles | نحن نعد الساعات والحراس يعدوننا وقائد الحرس يعد التعدادات. |