| Gazetede Flagstaff'ta buldukları ölü kızın boğazlanmış olduğunu okudum. | Open Subtitles | انا قرأت الصحيفة ان الفتاة الميتة التي وجدوها عند السارية كانت مخنوقة |
| - Anca İngilizce konuşuyorum, Fransızcam berbattır, boğazlanmış inek gibi çıkar. - Yo. | Open Subtitles | ــ بالكادِ أقدر على التحدث باللغة الانجليزية، ولغتي الفرنسية أشبه ببقرة مخنوقة ــ كلا! |
| Şey, olabildiğince yalın ve açık, kız yakın mesafeden boğazlanmış. | Open Subtitles | انها جريمة بسيطة وواضحة, الفتاة خُنقت بالحبل |
| Bize bıraktığı tek şey düzgünce boğazlanmış bir öğretmen. | Open Subtitles | كل ما تركه لنا معلمة خُنقت بعناية ومهارة |
| Çıplak cesedi bir mahzende bulunmuş, boğazlanmış ve tecavüze uğramış. | Open Subtitles | جثتها العارية وجدت في قبو و تم خنقها و اغتصابها |
| Ölmüş. boğazlanmış. Boynu kırık. | Open Subtitles | انه ميت , لقد إختنق رقبتة مكسورة |
| boğazlanmış domuz gibi kan kaybediyor. | Open Subtitles | إنه ينزف مثل خنزير مذبوح |
| boğazlanmış, orası kesin! | Open Subtitles | مخنوقة.. هذا بالتأكيد |
| Miranda McKenna boğazlanmış. | Open Subtitles | ميراندا مكينا" ماتت مخنوقة" |
| - boğazlanmış olarak... | Open Subtitles | مخنوقة , |
| Bir kadın boğazlanmış! | Open Subtitles | إمرأة مخنوقة! |
| Bir kadın boğazlanmış! | Open Subtitles | إمرأة مخنوقة! |
| Kurban, kenardan düşmeden önce boğazlanmış. | Open Subtitles | لقد خُنقت قبل سقوطها من الأعلى |
| Tıpkı Maudette, Dawn ve Amy gibi boğazlanmış. | Open Subtitles | خنقها كما فعل مع (ماوديت) و (داون) و (إيمي) |
| - boğazlanmış. | Open Subtitles | تم خنقها |
| Ölmüş. boğazlanmış. Boynu kırık. | Open Subtitles | انه ميت , لقد إختنق رقبتة مكسورة |
| boğazlanmış bir domuz gibi kanıyorum burada, Trey. | Open Subtitles | لا يمكنني الجلوس هنا (كخنزير مذبوح لعين، يا (تراي |