| Fakat görme yetimi kaybedince, Broadway'de yürürken, her sokakta dua ettiler benim için. | TED | ولكن بمجرد ان فقدت البصر وكنت أسير في برودواي كنت ابارك كل قطعة في طريقي |
| Broadway trafiğinin aktığı yerlerde şimdi masalar ve sandalyeler var. | TED | حيث كانت حركة المرور في برودواي تدور، هناك الآن الطاولات والكراسي. |
| Örneğin şuradaki ultra güvenli olanın Broadway üzerinde uçan lamba olma konusunda hevesleri var. | TED | تلك الأكثر أمانا هناك، على سبيل المثال لها تطلعات في أن تصبح ضوء إنارة طائر في برودواي. |
| Bu aksanı Broadway'de ve Londra sahnelerinde yaptım. | Open Subtitles | عَملتُ تلك اللهجةِ كلتا على برودواي ومرحلة لندن. |
| Bu parti bana özel bir Broadway galası gibi olacak! | Open Subtitles | هذه الحفلة سوف تكون كحفلة افتتاح مسرح برودواي الخاص بي |
| Böyle bir savaş çıkarsa Broadway'de tankları görürüz. | Open Subtitles | يمكن أن نحتاج إلى دبابات وقوات في برودواي إذا انفجر هذا الأمر |
| Uzun boylu, esmer. Broadway'de "Tiffany's"de çalışıyor. | Open Subtitles | إنها طويلة القامة سوداء الشعر, تعمل في نادي تيفاني في برودواي |
| Yine de bu çalışma ve azim artı, bir çok Broadway kişiliği hakkındaki hayli geniş çok özel bilgileri sonucunda artık komple bir yıldız olması an meselesiydi. | Open Subtitles | ولكن بالجد والمواظبة.. وبمعرفة خاصة.. بعدد من الشخصيات في برودواي |
| Ama yapılabilir. O kızı Broadway'de istiyorum. | Open Subtitles | لكن من الممكن أن يُجدي أريد هذه الفتاة في برودواي |
| Bay Bernstein, Broadway'e ilk kez Candide'le çıktığını söyleyince şaşırmıştık. | Open Subtitles | نحن بإثارة حتى كَتبَ بأنّ ظهوره لأول مرّة في برودواي كَانَ كانديد |
| Dans öğretmeni. Aslında bir kere Broadway'de sahne almış. | Open Subtitles | إنها معلمة الرقص هي كانت في الحقيقة تعيش في برودواي |
| Broadway'deki, vitrininde cirkin lambalari olan yer mi? | Open Subtitles | ذلك المكان في برودواي وذلك المصباح القبيح على النافذة |
| Hakikat bu olmayabilir Broadway'in cavası. | Open Subtitles | ♪ قد لا يكون هذا الواقع الحقيقي ♪ ♪ الجافا على برودواي ♪ |
| Ve sizin gerçek bir Broadway sahnesinde şarkı söyleme hayaliniz var, değil mi? | Open Subtitles | و لديكم أحلام كبيرة عن برودواي بشأن غناء أغنية على مسرح برودواي حقيقي. |
| - Hadi ama! Greenwich Village'daki yol kenarı kafelerinden birinde değilsin. Burası Broadway. | Open Subtitles | إنك لست فى إحدى مقاهى الرصيف فى قرية جرينيتش ، هذه هى برودواى |
| Evde bir Broadway yıldızını duyar gibi oldum. | Open Subtitles | اعتقدت انا سمعت ان نجمة برادواى فى المنزل |
| Yaz tatiline falan çık, down sendromlu çocukları Broadway'e bu yaz götürmeyiver. | Open Subtitles | ربما تأخذين اجازة الصيف من ظهور مرافق ملازم طفلا إلى مسرح البرودواي. |
| Bir Broadway müzikali olsan, insanlar yüzünle ilgili şarkılar söylerdi. | Open Subtitles | لو كنت موسيقية من برودواي سيدندن الناس في وجهك |
| Broadway Bob'da sergisini gördüm şimdi de Artforum kapağında. | Open Subtitles | رايت معرضه في برادواي بوب الان هو تحت غطاء منتديات الفن |
| Belki de Broadway'de ilk sahneye çıkışıma gelirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنكٍ المجئ لظهوري الاول في برادوي |
| Broadway'den gitmeliyiz. | Open Subtitles | أظن بأنه علينا سلك طريق برودواي |
| Ve bir daha asla Broadway'de çalışamazsın. | Open Subtitles | .ولن يمكنكِ العودة إلى برادوي لأجل العمل مجدداً |
| Üçü Broadway'e doğru gidiyormuş ve oraya varmak için... iki sol dönüş yapmaları gerekiyormuş. | Open Subtitles | وكانوا ذاهبين إلى برودواي وكان يجب عليهم أن يذهبوا يسارًا ثم يسارًا مرة أخرى للذهاب إلى شمال المدينة |
| Ve o günden beri gizlice bir Broadway yapımcısı olmayı arzularım. | Open Subtitles | ومنذاك،وأنالديرغبةدفينة... بأن أكون منتجاً ببرودواي |
| Will Schuester Broadway'e gitmek için McKinley'yi terk ediyor. | Open Subtitles | ويل شوستر سيغادر ماكينلي لكي يذهب الى برودواي. |