| Brooke ile olan arkadaşlığımı yok eden şey o duygulardı. | Open Subtitles | حسناً هذه المشاعر هي التي افسدت صداقتي مع بروك |
| Bak, Brooke ile yattım, çünkü sarhoştu ve ben de şerefsizin tekiydim. | Open Subtitles | أسمعي لقد فعلت مافعلته مع بروك لأنها كانت ثملة |
| Yad etmek mi istedin, yoksa yarın Brooke ile beraber yapacağın Los Angeles seyahati için eşyalarını toplamaktan kaçmak mı? | Open Subtitles | شعور عاطفي أو تريدين مني فحص سيارتك من أجل رحلتك غداً الى لوس أنجلوس مع بروك غداً؟ |
| Brooke ile konuştun mu? | Open Subtitles | هل تحدثت مع بروك ؟ هل هو حقيقي ؟ |
| Salla gitsin. Uh, bilirsin, aslında, bu gece Brooke ile planlarım vardı. | Open Subtitles | بالواقع لدي خطط مع بروك الليلة |
| Ortağınız Brooke ile ilgili konuşana dek hatırlamamıştım. | Open Subtitles | لم أتذكر إلا عندما تحدث شريكك مع بروك |
| Lucas'ın Brooke ile konuşması kulağıma geldi. | Open Subtitles | سمعت لوكاس يتحدث مع بروك |
| Törene Brooke ile birlikte gidiyor. | Open Subtitles | سيذهب الى المأدبة مع بروك |
| Aslında, ben Brooke ile birlikte gidiyorum. | Open Subtitles | في الواقع .. انا ذاهب مع بروك |
| Brooke ile işler nasıl gitti? | Open Subtitles | كيف هو الامر مع بروك ؟ |
| Brooke ile bana bir fırsat daha tanımışsın. | Open Subtitles | لإعطائي فرصة أخرى مع بروك |
| Ama şimdi Brooke ile biraz güzel vakit geçirmeliyim. | Open Subtitles | إضافة، أحتاج قضاء فترة نقاهه مع (بروك) حاليا |
| Umarım Brooke ile çıkmıyordur. | Open Subtitles | أتمنى أنه ليس في موعد (غرامي مع (بروك |
| Sanırım burada Brooke ile beraber olmam, sana garip geliyordur. | Open Subtitles | (أتصور أنني هنا مع (بروك أمر غريب |
| Brooke ile olmanın bir risk olduğunu söylemiyorum. Gerçekten de değil. | Open Subtitles | لاأقول بأن وجوده مع(بروك)مخاطره ولكن |
| Brooke ile neler oldu? - Ne? | Open Subtitles | (جيس)، ماذا حدث مع (بروك)؟ |
| Beni Brooke ile yalnız bırakma. - Ne? | Open Subtitles | لا تتركني وحيدة مع (بروك). |