| Görevimiz, insanoğlunun iyiliği ve dünya barışı için bu özellikleri araştırmak. | Open Subtitles | والتي لا توجد في مكان غيره مهمتنا ان ندرس هذه الصفات لتحسن الجنس البشري |
| Görünüşe göre Elizabeth bu özellikleri çekici bulunuyor. | Open Subtitles | على ما يبدو اليزابيث تجد هذه الصفات جذابة. |
| Bebek bakıcılığı yapmasının altında da bu özellikleri yatıyor muhtemelen. | Open Subtitles | ربما لذلك أصبحت مربية لديها هذه الصفات |
| bu özellikleri taşıyan insan sayısı o kadar da fazla olamazdı. | Open Subtitles | وخلفية من نوع بناء القنابل عدد الأشخاص المطابقين لذلك ليس كبير |
| bu özellikleri taşıyan insan sayısı o kadar da fazla olamazdı. | Open Subtitles | وخلفية من نوع بناء القنابل عدد الأشخاص المطابقين لذلك ليس كبير |
| bu özellikleri gerçek bir psikolojik rahatsızlık yapansa bu özelliklerin kişinin hayatını ele geçirmesi ve ciddi sorunlar yaratması. | TED | وما يجعل هذه السمات اضطراباً حقيقياً للشخصية هي أنها تسيطر على حياة الناس وتتسبب في مشاكل مهمة. |
| Çocuk olarak istediğim, diğer çocuklar tarafından kabul edilip sevilmekti, fakat kabulleniş, neredeyse nefret edilen bu kadın görüşünü edinmem anlamına geliyordu ve bize kadınsılığın, erkeksiliğin zıttı olduğu öğretildiği için ya bu özellikleri reddetmem gerekiyordu ya da reddedilmek ile yüzleşmem gerekiyordu. | TED | كان كل ما أردته كغلام أن أكون مقبولًا ومحبوبًا من قبل الأولاد الآخرين، لكن هذا القبول كان يعني اكتساب هذه النظرة المثيرة للاشمئزاز عن الأنوثة، وتم إخبارنا أن الأنوثة هي عكس الرجولة، وكان عليّ إما رفض تجسيد أي من هذه الصفات أو أن أواجه الرفض بنفسي. |