| Sadece bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيئ .. تعالي وانظري |
| Hepsi bu da değil. | Open Subtitles | ليس لدي أدنى فكرة، وهذا ليس كل شئ |
| Sadece bu da değil, Amerika'da yeni bir dinleyici kitlesi kazanacaksın. | Open Subtitles | وليس هذا فقط , سوف تكسبين جمهور جديد في الولايات المتحدة |
| Sadece bu da değil toplantılarda, nerede, kimin ve kaç kişi olacağı konusunda. | Open Subtitles | ليس ذلك فقط في الإجتماع , كم عدد الأشخاص , من , إين |
| Sadece bu da değil, senin yüzünden cezama altı ay daha eklendi. | Open Subtitles | ليس هذا فقط, بل أضفت لي ستة شهور, ستة شهور إلى محكوميتي |
| Sadece bu da değil, eğer kasırga olmasaydı ... ... sonuncu daha uzun olabilir. | TED | وليس ذلك فقط .ويمكنه ان يستمر لوقت اطول حتى لو لم يكن هناك اعصار |
| Bizi diğerlerinden ayıran yalnızca bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل ما يُميّزنا عن بقيّتهم |
| Hepsi bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيء |
| Hepsi bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيء |
| Hepsi bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيء. |
| Ve hepsi bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيء. |
| Ve işin en kötü tarafı bu da değil. | Open Subtitles | وهذا ليس الجزء الأسوء حتي |
| Ama sadece bu da değil, biyolojiyle aramızda nasıl bir simbiyotik (karşılıklı fayda sağlayan) ilişki geliştirebileceğimizi düşünmeye başlayacağız. | TED | وليس هذا فحسب، بل سنبدأ فى التفكير حول كيفية تطوير علاقات تكافلية مع الطبيعة. |
| ve sadece bu da değil,ben en son görüşmemizde seninleyken onlardan birini gördün, gözetleyicilerden. | Open Subtitles | هذه الأوصاف تطابق الكتاب الذي سرق وليس هذا فحسب، لكن مباشرة بعد آخر مرّة رأيتك بها |
| Sadece bu da değil; az çok gerçekçi frekans ve ölçeklerde dinamikleri ve belki Hubble'da olsaydınız karşısınıza çıkabilecek pek çok ilginç objeyi, göstermeyi de istiyorum. | TED | وليس هذا فقط، ولكن إظهار الديناميكية والأشياء التي يمكن أن تجدها مثيرة للأهتمام، مثل "هابل" الترددات والمقاييس واقعية. |
| Yalnız bu da değil, aynı zamanda gıdamın nereden geldiğiyle ilgili algım bozuldu. | TED | ليس ذلك فحسب ، فلم أعد أعلم من أين يأتي غذائي. |
| Sırf bu da değil, parayı da yasakladılar. | TED | لكن ليس ذلك فقط، لقد قاموا بحظر الأموال. |
| Sadece bu da değil, açlığı dönüştürmek bir fırsat, ama sanıyorum zihniyeti değiştirmemiz gerekiyor. | TED | ليس هذا وحسب، إنهاء الجوع هو فرصة، ولكني أعتقد أنه يتحتم علينا تغيير طريقة تفكيرنا. |
| Sırf bu da değil. Einstein bize yerçekiminin dünyanin ilişkisel olmasının sonucu olduğunu öğretti. | TED | الآن، ليس هذا فحسب، و لكن آينشتاين علمنا بأن الجاذبية هي نتيجة كون العالم علائقي. |
| Sadece bu da değil, yıllar sonra raketbol oynamasını da öğretiyordu. | TED | وليس ذلك فحسب، بعد عام لقد كان يدرّب كرة المضرب |
| Ve sadece bu da değil, bunu belgeliyorum -- kendi kültürümün eksiklerini belgeliyorum. | TED | وليس ذلك فحسب، بل لقد قمت بتوثيقها -- توثيق أوجه القصور الثقافي. |
| Hayır. bu da değil. | Open Subtitles | لا ، ولا هذا أيضاً |
| bu da değil. | Open Subtitles | و لا هذا |
| Hepsi bu da değil, üstelik gayet canlı ve değerli bir atı çaldı. | Open Subtitles | لم يقتصر الأمر على ذلك، بل سرق حصان غالي وثمين أيضاً |