| Basit buluşlar birçok sanayide ekonomik ivmelenmeye yol açar ve bu kıtanın geleceği buna bağlı. | TED | إن الابتكار المقتصِد سبيل للتسارع الاقتصادي عبر العديد من الصناعات، ويعتمد مستقبل هذه القارة عليه. |
| İlk olarak daha Avrupalılar bu kıtanın varlığından haberdar olmadan çok zaman önce inşa edilmiş bir bina ile karşılaştık. | Open Subtitles | لاول مرة جئنا للبناء مبني منذ فترة طويلة قبل اوروبا عرف منذ وجود هذه القارة |
| iyi ki bir çok sehir, bu kıtanın uzak köşesinde konuşlanmış. | Open Subtitles | لحسن الحظ ان اغلب المدن متركزة على هذه القارة الصغيرة علىالجانبالبعيد. انا سوف اصرف انتباههم حتى تتمكنوا من الوصول هناك |
| bu kıtanın donmuş olduğunu düşünebiliriz ama buzun da kendi yaşamı vardır. | Open Subtitles | ربما نظن أن هذه القارة مجمدة طوال الوقت لكن الحقيقة أن الجليد نفسه له حياته الخاصة |
| Bu ufak kalıntı bu kıtanın tarihindeki büyük bir dönemi simgeliyor. | Open Subtitles | هذا الأثر الضئيل يعني مرحلة عظيمة من تاريخ هذه القارة |
| Neler olduğunu gösteren parçaları bileştirmek için bu kıtanın kırmızı kalbinin derinliklerine gitmeniz gerekir. | Open Subtitles | ، لفهم ما حدث يجب أن تسافر لقلب هذه القارة المشتعل |
| O özel Efendi, her nasılsa bu kıtanın tüm doğu yakasındaki askeri operasyonları yönetiyor ve eminim ki onun değerini kavramış olsaydınız onu canlı halde teslim etmezdiniz. | Open Subtitles | ذلك السيد بعينه على كل حال يشرف على كل العمليات العسكرية في الجانب الشرقي من هذه القارة |
| Hastalıklar bu kıtanın gelişmesine en büyük engel. | Open Subtitles | المرض هو أكبر عامل تثبيط تطوير هذه القارة |
| Bence silahsızlandırma programınız bu kıtanın barış adına görüp göreceği en büyük adım. | Open Subtitles | انظري أظن أن برنامج وقف التشغيل هو أكبر خطوة نحو السلام الذي شهدته هذه القارة |
| Bütün bu kanıtlardan ulaşılan sonuç bir dönem bu kıtanın boyu kadar uzanan dev bir okyanus olduğudur. | Open Subtitles | ما تضيفه كل هذه الأدلة هي الحقيقة أن كان هناك ذات يوم محيط شاسع قد إمتد طوال هذه القارة |
| Aynı zamanda bu yolculuğun, bu kıtanın sahillerinin çok uzağında yaşayan insanların kaderini nasıl etkilediğini göreceğim. | Open Subtitles | ، و تشكيل حيوات الذي جاءوا بعدها لكن أيضا كيف إستمرت هذه الرحلة في التأثير على مصائر الشعوب بعيدا عن شواطئ هذه القارة الجزيزة |
| Avustralya'nın kuraklaşması, bu kıtanın değişken tarihindeki aşamalardan sadece biriydi. | Open Subtitles | جفاف أستراليا لهو مرحلة أخرى في تغير تاريخ هذه القارة ... |
| bu kıtanın batmasına izin verdik. | TED | لقد تركنا هذه القارة تتخبط. |
| Ve benim arzum, bu kadınları gördüğümde, bu çiftçilerle tanıştığımda, ve bu kıtanın tümünde her gün çok çalışan insanları düşündüğümde, onların bu fırsat duygusuna ve imkana sahip olmaları, ve onların çocuklarının da o büyük amaçları yaşayabilmeleri için, hizmetlere ulaşım imkanları olması ve buna inanabilmeleri. | TED | وأمنيتي، عندما أرى أؤلئك النسوة، والتقي بأؤلئك المزارعين، وأفكر بكل أؤلئك الناس عبر هذه القارة الذين يعملون بجد يومياً، وأن لديهم الإحساس بالفرصة والإمكانية، وأنهم أيضاً يمكن أن يصدقوا ويحصلوا على الخدمات بحيث يستطيع أطفالهم أيضاً تلك الحياة لهدف عظيم. |
| Ve 11 Eylül sonrası bu kıtanın her yerindeki kiliselerde ve camilerdeki insanlar karşılıklı anlayış bağları oluşturmak için yerel düzeyde bir araya geliyorlar. | TED | والأفراد في الكنائس وفي المساجد في كافة المناطق من هذه القارة بعد الحادي عشر من سبتمبر/أيلول يجتمعون محلياً لإيجاد قنوات للتواصل والفهم. |