| Kimseyi incitmeden bu problemi çözmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | نحاول اكتشاف طريقة حل هذه المشكلة دون إيذاء مشاعر احدنا |
| bu problemi düşündüğünüzde, ne kadar büyük bir yükümlülük. Bilirsiniz, nereden başlıyorsunuz? | TED | فحين تفكر في هذه المشكلة أي جهود ضخمة. تعلمون، أين تبدأ؟ |
| İngiltere'de üst orta sınıf bu problemi harika bir şekilde çözdü, çünkü işsizliği yeniden tanımladılar. | TED | في انجلترا الطبقة الوسطى العليا قد حلوا بالفعل هذه المشكلة ببراعة لأنهم قد تم تصنيفهم على انهم عاطلين |
| Onlar bu problemi benim için çözüyorlar birazcık -- Bu yapıyı oluşturuyorlar. | TED | إذا هم يقومون بحل هذه المشكلة لي، يحصلون على القليل ثم يبنون تلك العبارة |
| Ve bence bir an önce... bu problemi çözmeliyiz. | Open Subtitles | وأنا أشعر بأنّنا يجب أن نصحّح تلك المشكلة حالما نستطيع ذلك |
| Şimdi bu problemi size versem, hepiniz çok kolay dersiniz. | TED | الان, إذا اعطيتكم هذه المشكلة كنتم ستقولون أنها في غاية السهولة. |
| Bir biyolog ve genetikçi olarak bu problemi çözmeye yardım etmek benim görevim haline geldi. | TED | بصفتي عالمة في الأحياء والوراثة، أصبحت مهمتي هي المساعدة في حل هذه المشكلة. |
| bu problemi çözmenin bir yolunu bulamıyorum. | TED | وإنني لا أرى ثمة طريقة أخرى للتعامل مع هذه المشكلة العصيبة. |
| Ve aynı zamanda, bu problemi çözebilmek için her aile için yılda, 1/4 milyon pound harcama yapmak gerektiğini ve hiçbir şeyin değişmediğini söylüyorlardı. | TED | كما صرّحوا بأن التعامل مع هذه المشكلة وإدارتها يُكلّف ربع مليون جنيه لكلّ أسرة سنويّا ومع ذلك لم يتغير شيء. |
| Neden bu problemi önemsiyorum? | TED | لما أولي إلى هذه المشكلة اهتماما كبيرا؟ |
| Çok uzun zaman ülkemiz bu problemi engelleyebileceğimizi düşündü. | TED | ولوقت طويل شعرت بلادنا أننا نستطيع إيجاد طريقة للخروج من هذه المشكلة. |
| Cevap: 2 Cevap: 1 bu problemi daha küçük odaları inceleyerek çözmeye çalışabilirisin. Böylece birçok ilginç örüntü bulabilirsin. | TED | تبقى دقيقتين. تبقى دقيقة. بإمكانك حل هذه المشكلة من خلال دراسة غرف أصغر، وستجد الكثير من النماذج المثيرة. |
| İmalat sanayi daha fazla dizayn seçeneği sunuyor, bütün ve parçaların bu problemi daha da şiddetlenmiş durumda. | TED | لذا ،حين يبدأ التصنيع في اتاحة المزيد من خيارات التصميم ، تتفاقم هذه المشكلة ، للكل وللأجزاء. |
| bu problemi iki kısma ayırarak başlayalım. | TED | لنبدأ بتقسيم هذه المشكلة في هدفين اثنين. |
| Etrafa bakın. Oda, sandalyeler, odun. Etrafımızdaki her şey değişmek zorunda veya biz bu problemi çözemeyeceğiz. | TED | أنظر حول الغرفة، الكراسي، الخشب كل شئ حولنا يجب أن يتغير أو أننا لن نقدر على إمتصاص هذه المشكلة |
| Yapmamız gereken ilk şey bu problemi ele avuca gelir lokmalara ayırmak. | TED | الشيء الاول اللذي علينا فعله هو تجزئة هذه المشكلة الى قطع يمكن التحكم بها. |
| bu problemi çözmek için büyük çaba harcanıyordu ve aslında bir çözümü de vardı. | TED | الان ، كان هناك جهد كبير لحل هذه المشكلة. و كان هناك حقيقة حل كبير. |
| Danny ve ben bu problemi yüklenmek için 16 milyon dolar aldık, bu bize dün bildirildi. | TED | حصلنا أنا و داني على 16 مليون دولار و التي تم الإعلان عنها البارحة لمحاولة حل هذه المشكلة |
| Peki niye kimse bu problemi daha önceden çözmedi? | TED | إذاً لماذا لم يقم أحد من قبل بحلّ هذه المشكلة من قبل؟ |
| William, inkâr etmek bu problemi ortadan kaldırmaz! | Open Subtitles | ويليام , النكران لن يجعل من تلك المشكلة أن تختفي |
| Önce bu problemi sade bir şekilde çözelim. | TED | أولًا لنلقي نظرة على حل ساذج لهذه المشكلة. |