| bu tip bir teknoloji milyonlarca aracı tek bir sisteme entegre edecek. | TED | هذا النوع من التكنولوجيا سوف يدمج الملايين من المركبات في نظام واحد |
| Buralarda hiç kimse bu tip bir olay konusunda tecrübeli değildir. | Open Subtitles | لا يوجد أحد هنا ذو خبرة في هذا النوع من الجرائم. |
| Güzel, bu tip bir suçlu kendini böylesi bir şova katılmaktan alıkoyamaz. | Open Subtitles | هذا النوع من الجناة لا يستطيع مقاومة ادخال نفسه فى عرض كهذا |
| Ve açıkçası bu tip bir sistem kişisel devinimlerin geleceğini sürdürülebilir kılacaktır. | TED | وبصراحة ذلك النوع من الانظمة هو الذي سوف يجعل مستقبل التنقل الشخصي محتملا. |
| Daha önceden de bu tip bir adamla birlikte olmuştum ben de onun hakkından gelmeye karar verdim. | Open Subtitles | لكني قد ارتبطت برجل من هذا النوع مسبقًا, وقررت أن أنتقم. |
| bu tip bir şeyi daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لكن هذا الكائن هو عكس أي شيء آخر رأيته من قبل. |
| İnsanlar yaşlandıkça, bu tip bir cerrahi yol izlemeyi seçmeleri gerekmez. | TED | عندما يشيخ الناس، ليس بالضرورة ان يختارو متابعة هذا النوع من العمليات. |
| Ve konum hücreleri bu tip bir yol entegrasyonu girdisini kılavuz hücresi denilen bir çeşit hücreden alırlar. | TED | والخلايا المكانية تحصل كذلك على هذا النوع من المدخلات من نوع من الخلايا تدعى خلايا شبكية. |
| bu tip bir dolaylı anlatım dilde çok sık kullanılır. | TED | هذا النوع من الخطاب غير المباشر متفش في اللغة. |
| bu tip bir alanda yarışabilecek bir yazılım yoktu. | TED | لم يكن هناك برنامج يمكن أن يتنافس في هذا النوع من الساحة. |
| Yani bir dahaki sefere birinin size alaycı bir biçimde bu tip bir araştırmaya balık tutma macerası dediğini duyduğunuzda, umarım biraz önceki yolculuğumuzu hatırlarsınız. | TED | لذلك إذا أخبرك أحدٌ ما ساخرًا أنّ هذا النوع من الأبحاث هو مجرد رحلة للصيد، أرجو أن تذكر الرحلة التي أخذتك بها للتو. |
| ve bu tip bir habitat kilometrelerce devam ediyor. | TED | هذا النوع من الفصائل يذهب بعيدًا لآميال. |
| Dolayısıyla, onlara bunu geri sunduğumuzda, bu tip bir temel konseptin çalışabileceğini kabul ettiler. | TED | وعليه , حالما نقوم بالتقديم يعود ذلك عليهم فإتفقوا على ان هذا النوع من المفاهيم الأساسية سيجدى نفعا |
| Tamam, empati kurabiliyorum diye düşündüm, öyle güçlü bir empati ki, bu tip bir söyleşide kritik öneme sahip. | TED | لذا فكرت، حسناً، إذن لديّ التعاطف، أو أن التعاطف بأي شكل هو أساسي في هذا النوع من الحوارات. |
| Zengin insanlar çok, ama bu tip bir bağış çok nadirdir. | Open Subtitles | الأغنياء كثيرون, لكن هذا النوع من الهبات السخية نادر قليل |
| Bay Mitchell'a ve Cumhuriyetçiler içindeki herkese sonsuz güvenim var ve bence böyle bir zamanda ortaya çıkan bu tip bir haber bizi engelleyici niteliktedir. | Open Subtitles | إن لدي ثقة كاملة في السيد ميتشيل و كل العاملين في الحزب الجمهوري و أظن أن هذا النوع من التحقيقات الغير مؤكدة |
| bu tip bir ceketin düğmeleri olmadığını söylemem gerekir. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك بأن هذا النوع من المعاطف ليس به أزرار |
| bu tip bir teknolojinin işleyiş tarzını yanlış buluyorum. | TED | واعتقد أن ذلك النوع من التكنولوجيا ذهب على نحو خاطئ |
| Umarım et ve patatesimiz vardır. Çünkü bende bu tip bir adamımdır. | Open Subtitles | تمنيت لو حصلنا على بعض اللحم والبطاطس,لأنني ذلك النوع من الرجل |
| Sahada bu tip bir avantajın üstünlüğü tarif edilemez. | Open Subtitles | ذلك النوع من الميزات في الميدان لايمكن التنبؤ بها |
| Eğer bu tip bir bakımı karşılayamayacağınıza karar verirseniz elbette anlarım. | Open Subtitles | إذا قررتِ أنه ليس بمقدورك تحمل تكاليف رعاية من هذا النوع ، سأتفهم ذلك بالتأكيد |
| bu tip bir araştırma yapıyorsanız Howard'ın CIA'le çalıştığına şaşırmamanız gerekir. | Open Subtitles | إذا كنت تجري تحقيقا من هذا النوع فلا ينبغي أن تكون مفاجأة لك ان السيد هنت يعمل في السي آي إيه لا... |
| bu tip bir şeyi daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لكن هذا الكائن هو عكس أي شيء آخر رأيته من قبل. |