| Bu yerin arka kapısı olduğuna bahse girerim. | Open Subtitles | اللعنه سأذهب من الباب الخلفي لهذا المكان |
| Ama Bu yerin bir amacı varsa, ya iletişim kesildi ya da kargaşada kayboldu. | Open Subtitles | لكن لو أن لهذا المكان غرض حقاً فقد تم قطع الإتصال به ..أو.. |
| Fakat Bu yerin gerçek gücünü fitoplanktonlar oluşturur: | TED | ولكن القوة الحقيقة في هذا المكان تأتي من العوالق النباتية: |
| Bahse varım yarınız Bu yerin adını duymamıştır. | TED | أراهن أنّ نصفكم لم يسمع من قبل قط عن ذلك المكان. |
| Bu adamlar sanırım Bu yerin köpekleriymiş. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال أظن أنهم جميعهم كلاب من هذا المكان |
| Ve Bu yerin gerçekten bir farklılık yaratacağını mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | و أنت تعتقد حقاً أن هذا المكان سيحدث أي اختلاف؟ |
| Bu yerin ciddi potansiyeli var. | Open Subtitles | هذا المكانِ لَهُ بَعْض الإمكانيةِ الجدّيةِ. |
| Bu yerin anahtarının herkeste olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | يسعدني أن يمتلك الجميع مفتاحاً لهذا المكان. |
| Bu yerin kendine özgü kapalı bir ağı vardır ve dışarıdan erişemezsin. | Open Subtitles | لهذا المكان شبكة مغلقة فريدة من نوعها، لا يمكنكِ الوصول إليها من الخارج على الإطلاق |
| Elinde Bu yerin tam adresi mi var yoksa bulana kadar gezecek miyiz? | Open Subtitles | لديك موقع محدد لهذا المكان أو أننا سنظل نجول حتى نجده ؟ |
| Bu yerin hijyen standartıları hiç de olması gerektiği gibi değil bence. | Open Subtitles | أنا فقط أفكر في المعايير القاعدية للنظافة لهذا المكان إنها ليست إطلاقا على النحو التي من المفروض أن تكون عليه. |
| Evet, aslında Bu yerin doğal güzelliğini görmek beni çok daha iyi hissettirdi. | Open Subtitles | نعم، أنتم تعلمون رؤية الجمال الطبيعي لهذا المكان لقد جعلني فعلا أشعر بشكل جيد |
| Bu yerin ne halde olduğuna bakmam gerek | Open Subtitles | يجب ان افهم اي نوع من الاشباح في هذا المكان. |
| Şimdi başçavuş yardımcısıyım, yani Bu yerin yönetiminde bayağı yetkiliyim. | Open Subtitles | حسناً . إننى السيد الرقيب الأعلى رتبه الأن وإننى مسئول مسئوليه كبيره في هذا المكان |
| Evet, Bu yerin gerçekten büyüleyici bir yanı var. | Open Subtitles | أجل، هناك شيئاً سحري بالفعل في هذا المكان. |
| Bu yerin anahtarları onda, ve sana vereceğinden çok eminim. | Open Subtitles | هو لديه مفاتيح ذلك المكان وانا متأكد انه سوف يعطيها لك |
| Bu yerin son sahibi ise o kadar da yüce biri değilmiş. | Open Subtitles | حسناً , اخر شخص امتلك ذلك المكان لم يكن مقدس |
| Sen Bu yerin 100 mil içinde olamazdın, eğer sana güvenmeseydim. | Open Subtitles | لن تكون قريباً حتى لمئة ميل من هذا المكان لو لم اثق بك |
| Eğer ilgimi çekmeseydi Bu yerin 100 mil içinde olmazdım. | Open Subtitles | لن أكون قريباً مئة ميل من هذا المكان لو لم أكن |
| Doktor, annemle babama Bu yerin kâbuslarıma bir son vereceğini söyledi. | Open Subtitles | الدكتور قال لأمي و أبي أن هذا المكان سيجعل الكوابيس تختفي |
| Bu yerin sadece yetişkin fizyolojisini etkiliyor olması mümkün. | Open Subtitles | من المحتمل أن هذا المكان يؤثر فقط فى الأشخاص البالغين |
| Neden biz de Bu yerin değişmesini istemek zorundayız? | Open Subtitles | لماذا نحن نريدُ هذا المكانِ حتى أَنْ يَتغيّرَ؟ |
| Bu yerin kontrolünü, bizim kontrolümüzü hiç kaybetmeyeceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | تعتقد أنك لن تفقد السيطرة على هذا المكان أبدًا أو علينا |
| Bu yerin tarihsel değeri olmadığını söyleyen emri imzalamış. | Open Subtitles | حسناً، لقد وقع الأمر قائلاً أنّ هذا المكان ليس لديه أيّ قيمة تاريخيّة إنّي مُنذهل. |