| Parmak izi bulacaklarını sanmıyorum. O oldukça zeki. | Open Subtitles | لا اعتقد بانهم سيجدون اي بصمات انها ذكية جدا |
| Parmak izi bulacaklarını sanmıyorum. O oldukça zeki. | Open Subtitles | لا أعتقد أنهم سيجدون أية بصمات إنها ذكية جداً |
| Ortadan kaybolursan... Arabanı içinde gömülmüş bir cesetle bulacaklarını garanti ederim. | Open Subtitles | فقط أختفي وأنا سأحرص على أن يجدوا سيارة بداخلها جثة محترقة. |
| Buralarda bulamadıkları neyi bulacaklarını sanıyorlar yukarılarda? | Open Subtitles | ما الذي يعتقدون أنهم سيعثرون عليه هناك بالأعلى ولن يعثروا عليه هنا؟ |
| Askerler, iki saat içinde ormana girecekler... ve orada ne bulacaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | الجيش ذهبوا الى الغابة منذ ساعتين، وهم لا يعلموا ماذا سوف يجدون |
| Nereye gidersek gidelim sonunda bizi bulacaklarını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنهم سيجدوننا في النهاية أينما نذهب |
| Beni o kadar çabuk bulacaklarını düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنهم سيجدونني بهذه السرعة |
| Bana ihtiyaçları olursa nerede bulacaklarını biliyorlar. | Open Subtitles | لكنهم يعرفون أين يجدونني إذا ما احتاجوني |
| Uçma denemeleri yaparlar Doğada nasıl yemek bulacaklarını öğrenirler. ve sosyalleşebilirler aynı türden başka hayvanlarla | TED | يمارسون طيرانهم. ويتعلمون كيفية التعرف على طعامهم، الذي يجدونه في الطبيعة. ويقدرون على مخالطة كائنات أخرى من نفس الفصائل. |
| Bir gecede çare bulacaklarını mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدان فعلاً أنهم سيجدون لي علاجاً بين ليلة وضحاها |
| İlginç bulacaklarını sanmıştım ama bulmadılar. | Open Subtitles | إعتقدت أنهم سيجدون هذا مثيراً للإهتمام لكنهم لم يهتموا |
| Evini aradıklarında ne bulacaklarını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل عماذا سيجدون عندما يقومون بتفتيش مكانك |
| Genel Vali bana onların yararlı olabilecekleri başka bir yol bulacaklarını söyledi. | Open Subtitles | نائب الحاكم أخبرني انهم سيجدون طريقه اخري لهؤلاء الناس ليكون مفيدين. |
| Cesedi bulacaklarını ve polise onu benim öldürdüğümü anlatacaklarını söylediler. | Open Subtitles | قالوا انهم يمكنهم ان يجدوا الجثه ويخبرواالشرطهاننىالتىقتلته. |
| - Bu şehrin en ufak yeri bile sağlam kalırsa... - Dünya'yı nasıl bulacaklarını öğrenirler. | Open Subtitles | انظري إذا ظل أي جزء من هذه المدينة سليما أنهم يعلمون كيف يجدوا الأرض |
| Yine de, zavallı küçük Lola'nın geride kalmış kömürleşmiş kalıntılarının yanında bir kaç fotoğraf bulacaklarını bana kuşlar söyledi. | Open Subtitles | بالرغم ان شيء ما يقول لي انهم سيعثرون على بعض تلك الصور تستلقي الى جانب البقايا المتفحمة |
| Hepsi, eğer yollarını kaybederlerse... açlıktan öleceklerini... veya kendilerini Keskindiş'in gölgesinde bulacaklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | كلهم يعرفون أنهم لو ضلوا طريقهم سوف يجوعون أو يجدون أنفسهم فى مواجهة ذو الأسنان الحادة |
| Ama burada kapana kısıldık ve onlar da bizi tam olarak nerede bulacaklarını biliyorlar. | Open Subtitles | إذاً نحن محاصرون و يعرفون تماماً أين سيجدوننا |
| Beni bulacaklarını söylemiştim! | Open Subtitles | ! لقد قلت لك سيجدونني |
| Beni burada bulacaklarını onlara kim söyledi? | Open Subtitles | من اخبرهم ان يجدونني هنا؟ |
| Ve onların ne bulacaklarını bildiğini sanıyorum. | Open Subtitles | و اظنك تعلم ما سوف يجدونه |
| Onu bulacaklarını biliyorsun ve bulduklarında da, Amerikalılar onu istemezse, Rusya'ya giden ilk uçakta olacak. | Open Subtitles | تعلمين أنهم سيجدونه وعندما يفعلون ذلك فإنه سيكون على أول طائرة إلى روسيا إلا إذا أراده الأمريكان |
| Bizi nerede bulacaklarını biliyorlar bulurlar, değil mi? | Open Subtitles | وهم بالضبط ان يجدونا عندما يفعلون اليس كذلك ؟ |
| Nerede bulacaklarını biliyorlardı çünkü onlara yerini sen söyledin. | Open Subtitles | السبب أنهم يعرفوا مكان وجودهم أنه بسبب أنك قلت . لهم أين |
| Evimde bir not bıraktım. Beni nerede bulacaklarını biliyorlar. | Open Subtitles | تركت ملحوظة في شقتي عن مكان وجودي. |