| İnsanların kalacak yer bulmaları gerekecek. Yemek de yemeliler. | Open Subtitles | و سوف يكون على الناس أن يجدوا مكاناً يبقون فيه |
| Mahkûmların silahları bulmaları an meselesi. | Open Subtitles | هيّ فقط مسألة وقت قبل . أن يجدوا الأسلحة |
| Bizi bulmaları uzun sürmez. Buradan çok çabuk gitmeliyiz. | Open Subtitles | سوف يجدونا فى وقت قصير يجب أن نرحل عن هنا |
| Onları bulmaları için adam yolladım. Dönmediler. | Open Subtitles | أرسلت دورية للعثور عليهم انهم لم يعودوا حتى الآن |
| Onu sende bulmalarındansa bende bulmaları daha iyi, tamam mı? | Open Subtitles | من الأفضل أن يجدوه معى وليس معك . صحيح ؟ |
| Beni gören adamı bulmaları fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | لن يمضي طويلاً حتى يجدوا الرجل الذي رآني أدخل ويوقعون بي |
| Bir gün içinde ringe çıkabilecek birini bulmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | لذا كان عليهم أن يجدوا شخصاً كي يسجلوه قبل تاريخ الإخطار |
| Bir gün içinde ringe çıkabilecek birini bulmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | لذا كان عليهم أن يجدوا شخصاً كي يسجلوه قبل تاريخ الإخطار |
| Bizi bulmaları an meselesi | Open Subtitles | لن يعفي البشر روح واحدة إنها مسألة وقت قبل أن يجدونا |
| Bir su bardağı bulmaları bile 5 dakikalarını alıyor. | Open Subtitles | يستغرق منهم خمس دقائق للعثور على الزجاج المياه |
| sen son kalansın! bulmaları gereken son kişisin! | Open Subtitles | أنت الوحيد الأخير الذي يجب ان يجدوه |
| İnsanların posta kutularında gizemli bir aşk mektubunun bir parçasını bulmaları gibi bir fikrim vardı. | TED | وصلت لفكرة انني اريد الاشخاص ان يحصلوا على نوع خاص من رسائل الحب الغامضة كقطعة وجدت في صندوق البريد |
| Sizi bulmaları an meselesi. Bak. | Open Subtitles | إنها مسألة وقت فحسب حتى يعثروا عليك. |
| Er ya da geç o cesedi nehirde bulmaları gerekiyor Ray. | Open Subtitles | ولكن عاجلاً أو آجلاً يجب أن يجدو جثة في ذاك النهر ولا سيكتشفو الأمر |
| İnsan beynini lezzetli bulmaları bir işlerine yarar mıydı? | Open Subtitles | هل يجدون نفعاً عند عثورهم على دماغ بشري شهي؟ |
| Pilotsuz gemilerin o yıldızın etrafından dolaşıp bizi bulmaları an meselesi ve FTL motorları hâlâ devre dışıyken, kabak gibi ortadayız. | Open Subtitles | تعلمون أنه مجرد مسألة وقت قبل أن يتحاشى الآليون تلك النجمة و يجدوننا |
| Helikopterle aceleyle getirdiler. Ama seni bulmaları biraz zaman aldı. | Open Subtitles | جلبوك سريعًا بمروحية، لكن استغرقوا برهة ريثما وجدوك. |
| Onu bulmaları halinde bizimle temasa geçmelerini söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أن يتصلوا بنا فى حالة وجدوها |
| Adayı daha önce yönetmiş bir cadı olan Sycorax'ın oğlu, ilk başlarda sürgünlere yer bulmaları için yardım ediyordu. | TED | ابن سيكوراكس، الساحرة التي حكمت الجزيرة سابقا، ساعد بدايةً المنفيين ليجدوا لهم موضع قدم |
| Nerede çalıştığını bulmaları 10 dakika sürdü. | Open Subtitles | استغرق الأمر منهم فقط 10 دقائق ليكتشفوا أين اشتغلت. |
| bulmaları için dua etsen iyi olur... | Open Subtitles | الأحسنأنتصليلهم ليجدوه... |
| Saldıranları bulmaları için tüm birimleri silahlandırın. | Open Subtitles | لتنتشر الوحدات. وأعثروا على مَن يهاجمننا. |