| Evet, bunu fark ettim Charlie. Ne yapıyorsun? | Open Subtitles | نعم ,لاحظت ذلك تشارلي,ماذا تفعل بحق الجحيم؟ |
| Oh, bunu fark ettim bilmiyordum. | Open Subtitles | أوه، أنا ألم وأبوس]؛ لا أدري أود أن لاحظت ذلك. |
| Ama sonra cinayet hakkındaki aşırı heyecan ve bunu fark ettim. | Open Subtitles | لكن ثمّ هناك هذا اللوحة الكاملة حول القتل، وأنا لاحظت هذا. |
| Gördüğümüz şeylerin büyük çoğunluğu dijital saçmalıklar, fakat sonra bunu fark ettim. | Open Subtitles | معظم ما رأيناه كان مجرد هراء رقمى ولكنى بعد ذلك لاحظت هذا |
| bunu fark ettim. Tanrı'nın beni izleyebileceği mümkün olan bir çok yere gittim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لقد ذهبت لعدة أماكن من المحتمل أن يراني الإله فيها |
| bunu fark ettim. Tanrı'nın beni izleyebileceği mümkün olan bir çok yere gittim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لقد ذهبت لعدة أماكن من المحتمل أن يراني الإله فيها |
| İskeleti, fotoğraflama için ayırmaya hazırlarken kaburga kemiğinde bunu fark ettim. | Open Subtitles | كنتُ أصوّر الهيكل العظمي تمهيداً لتجزأته... عندما لاحظتُ هذا على الضلع |
| bunu fark ettim. | Open Subtitles | نعم، أنا لاحظت ذلك. |
| - Evet, bunu fark ettim. | Open Subtitles | نعم ، لقد لاحظت ذلك |
| bunu fark ettim. İşte. | Open Subtitles | لقد لاحظت ذلك تفضلي |
| Evet, bunu fark ettim. | Open Subtitles | نعم. لقد لاحظت ذلك. |
| Duruşma sırasında bunu fark ettim. | Open Subtitles | أنا لاحظت ذلك خلال المحاكمة. |
| Açık bir intihar olduğunu düşünüyordum, ama sonra bunu fark ettim. | Open Subtitles | ظننتها عملية إنتحار واضحة ثم لاحظت هذا |
| Parmak izlerine bir bak. bunu fark ettim. | Open Subtitles | أنظر إلى أظافرك لقد لاحظت هذا |
| Evet, bunu fark ettim. | Open Subtitles | -أجل، لقد لاحظت هذا |
| bunu fark ettim. | Open Subtitles | لاحظت هذا. |
| bunu fark ettim, evet. | Open Subtitles | أجل، لاحظت هذا |
| Yumuşak dokuyu kaldırınca bunu fark ettim. | Open Subtitles | بعد إزالة جميع الأنسجة اللينة , لاحظتُ هذا |
| bunu fark ettim. | Open Subtitles | لاحظتُ هذا الأمر |