| burada kalabilirsin, 10'a kadar işbaşındayım. | Open Subtitles | يمكنك البقاء هنا. أنا في العمل حتى العاشرة هذه الليلة |
| Sığınma hakkı talep edersen, OMOC ne derse desin burada kalabilirsin. | Open Subtitles | اذا طلبت اللجوء، يمكنك البقاء هنا مهما كان اختيار اوماك |
| Evet, evet. İstersen burada kalabilirsin. | Open Subtitles | نعم، نعم، سأدخل يمكنك البقاء هنا إذا شئت |
| Ve sen de burada kalabilirsin... eğer istersen. | Open Subtitles | ويمكنك أن تبقى هنا أيضاً إن كنت ترغب بذلك |
| Yapabilirsiniz Tabii ki, evet. Sen sürece istediğiniz kadar burada kalabilirsin. | Open Subtitles | بالطبع تستطيعين ، نعم ، يمكنكِ البقاء هنا طالما رغبتِ بذالك |
| Eğer istersen, bu gece burada kalabilirsin. | Open Subtitles | حسناً، بإمكانك البقاء هنا الليلة، إذا أردت ذلك. |
| Kendini toparlayana kadar burada kalabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك البقاء هنا حتى تستطيعى الوقوف على قدميك ثانية |
| Senin de birkaç gün içinde yasağın kalkacak o arada burada kalabilirsin. | Open Subtitles | سوف يرفع حظرك في عدة أيام يمكنك البقاء هنا لفترة |
| Ama burada kalabilirsin. Benim himayemde yer içer gemilerimde çalışırsın. | Open Subtitles | لكن يمكنك البقاء هنا وأن تأكل علي حسابي. |
| Ama istediğin kadar burada kalabilirsin. | Open Subtitles | لكن يمكنك البقاء هنا لاطول مده تحتاجينها. اين انا ؟ |
| Al bunu.Bir süre burada kalabilirsin. | Open Subtitles | خذ هذا ، يمكنك البقاء هنا لفترة من الوقت |
| Eğer istersen burada kalabilirsin. | Open Subtitles | حسناً,أذا كنت ترغبين.. ؟ يمكنك البقاء هنا |
| Bu gece burada kalabilirsin, ...ama yarın seni karakola götüreceğim. | Open Subtitles | يمكنك البقاء هنا الليلة، لكنني سأخذك لمقسم الشرطة غداً |
| - Özür dilerim. - burada kalabilirsin. İçeride. | Open Subtitles | ـ آسف ـ يمكنك أن تبقى هنا لكن يجب أن تعملي |
| - Üzgünüm. - burada kalabilirsin ama çalışmak zorundasın. | Open Subtitles | ـ آسف ـ يمكنك أن تبقى هنا لكن يجب أن تعملي |
| Sen burada kalabilirsin. Burası gemide mahremiyet olan tek yerdir. | Open Subtitles | يمكنكِ البقاء هنا , إنه المكان الوحيد الذي يمكنكِ أن تجدي فيه بعض الخصوصية |
| burada kalabilirsin ya da benimle eve dönebilirsin. | Open Subtitles | أذا يمكنكِ البقاء هنا , أو أن تأتي معي إلى البيت |
| burada kalabilirsin. | Open Subtitles | هناك الكثير من الجنود بإمكانك البقاء هنا |
| burada kalabilirsin. | Open Subtitles | فلتبقى هنا. |
| İstediğin kadar burada kalabilirsin. | Open Subtitles | تستطعين المكوث هنا للمدة التي ترغبينها |
| İstediğin zaman gelip burada kalabilirsin. | Open Subtitles | مرحب بك للبقاء هنا قدر ما تشائين و متى شئت |
| İsterden burada kalabilirsin. | Open Subtitles | يُمكنك البقاء هنا لو أردت |
| Bir yer bulana kadar burada kalabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك البقاء إذا أردت حتى يمكنك العثور على مكان جديد |
| Gel. Korkma. burada kalabilirsin Laura. | Open Subtitles | تعالي، لا بأس، يمكنك المكوث هنا يا "لورا" |
| burada kalabilirsin Kee. Burası çocuğunu doğurmak için güvenli bir yer. | Open Subtitles | يمكن أن تبقي هنا يا كي إنه مكان آمن لإنجاب طفلك |
| Bu gece burada kalabilirsin ve dost olduğumuz için bu bir şey ifade etmez. | Open Subtitles | أقصد, تدري؟ بإمكانك أن تمكث هنا الليلة و لن يعني ذلك أي شيء, لأننا أصدقاء فحسب |
| burada kalabilirsin. Sana bir oda ayarlayabilirim. | Open Subtitles | مرحبا بك فى البقاء هنا أو يمكننى أن أجد حجره لك |
| Eğer ev gerçekten o kadar kötüyse, hafta sonları burada kalabilirsin. | Open Subtitles | إن كان الأمر بذلك السوء في المنزل, بوسعك البقاء هنا في عُطل نهاية الأسبوع. |