| Bu cepte, telefon ve cüzdandan, iPad'e, dosyalara ve kitaplara kadar tüm şahsi eşyalarımızı muhafaza ederiz. | TED | و في هذا الجيب نُدخّر كل أشكال المواد الشخصية من الهاتف وحافظة النقود والحاسوب الصغير وملفّات المكتب و الكتب. |
| Gaz termal bir cepte sıkıştı ve Venüs'ün ışığını kırdı. | Open Subtitles | غاز المستنقع من بالون الطقس حبس في الجيب الحراري وعكس النور من الزهرة. |
| Anahtarlar ve bozukluklarla aynı cepte taşınmış. | Open Subtitles | كما لو أنك تضعه في نفس الجيب مع المفاتيح والنقود |
| cepte taşınan kalemtraşlar. | Open Subtitles | مبارى جيب للأقلام الرصاص نور سلاسل المفاتيح |
| Oldukça özenli, her cepte kopya yazılmış küçük kağıt parçaları. | Open Subtitles | الغش الورقي كنت اكتب التفاصيل على قطع صغيرة من الورق و اضعهم في جيبي |
| İşi becerirsen, o 5.000 doları cepte say. Belki daha bile fazlasını. | Open Subtitles | لو انك تستطيع فعل ذلك فالخمسة الاف دولار مضمونة وربما أكثر |
| Jack ve ben Hector Salazar'ın diğer bağlantılarını arka cepte bekletiyorduk. | Open Subtitles | أنا و(جاك) رشونا بعض وسائل إتصال ...(هيكتور سالازار) |
| Biliyorsun birbirini cepte görmek kolay ve sana bunu yapmayı asla istemem, çünkü senin aşkın bir nehir gibi. | Open Subtitles | حسنًا، فأنتِ تعلمين من السهل أن نجعل بعضنا البعض مرتبطان بطريقة مفروضة ...وأنا لا أريد فعل هذا بكِ أبدًا، لأن |
| Dolu değil, kovanlar yan cepte. | Open Subtitles | إنها ليست معبئة والذخيرة في الجيب الجانبي |
| cepte bir tane yedek anahtar bulundurduğumu unutmuşum. | Open Subtitles | لقد نسيت انني احتفظ بمفتاح احتياطي في الجيب |
| Bu cepte her şey birbiri üstüne geçmiş. Buna zaman da dahil. | Open Subtitles | كلّ شيء داخل هذا الجيب الكونيّ يلتفّ حول نفسه متضمّنًا الوقت. |
| Albay, çantanızı hazırladım, diş fırçası- ön cepte. | Open Subtitles | كولونيل، لدي حقائبك، فرشاة الأسنان في الجيب الأمامي |
| Çorapların dış cepte. İç çamaşırların çantanın içinde. | Open Subtitles | الجوارب في الجيب الخارجي والملابس الداخلية داخل الحقيبة |
| Diğer cepte de birkaç Hayat Kurtaran var, orada. | Open Subtitles | وهناك بعض السكاكر في الجيب الثاني |
| Kahrolası gözlerini kullan! Yan cepte. | Open Subtitles | فقط انظر بتمعن، في الجيب الجانبي |
| Siz bayım, sol elinizi ceketinizin cebine sokun, cepte ne varsa çıkartın ve herkese gösterin. | Open Subtitles | أنت، أيها السيّد أدخل يدكَ اليسرى بداخل جيب سترتك وأخرج الشيء الموجود بداخلها وأعرضه على الجميع |
| İki parmak - çüzdan yabancı cepte, üç parmak demek içeride.. | Open Subtitles | اصبعين تعني جيب علوي، ثلاثة تعني محفظة من الداخل |
| Sağ cepte. Kartal kanadı gibi açıl. | Open Subtitles | سكين الحانة فى جيب الفخذ الايمن |
| Arka cebimde Vincent. Aldım. Arka cepte. | Open Subtitles | إنه في جيبي يا فنسنت نعم أحضرته احضرته , احضرته حسنا , جيد |
| 'Belki de bazı yalanlar cepte kalmalı.' | Open Subtitles | " ربما لو أضع بعض الهراء في جيبي يكون أفضل " |
| Ayrıca Karlar Kralı Norm'un bugün yaptığı duyurunun ardından, onay cepte. | Open Subtitles | نهايك عن ذكر . اعلان نورم اليوم الموافقة اصبحت مضمونة |
| Jack ve ben Hector Salazar'ın diğer bağlantılarını arka cepte bekletiyorduk. | Open Subtitles | أنا و(جاك) رشونا بعض وسائل إتصال ...(هيكتور سالازار) |
| Son günlerde beni cepte gördüğünü hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر مؤخرًا أنّي مفروضة عليك ماذا؟ |
| - Cüzdanını sol arka cepte taşımak yapar. | Open Subtitles | ولكـن حمل محفظتـك بالجيب الأيسر تدل على أنك أعسر |