| Aşağı burada, iyi bize saldırmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | . في الأسفل هنا ، الخير لا يجرؤ على مهاجمتنا |
| Ama Karanlık Taş'a yaklaşmaya kimse cesaret edemiyor. | Open Subtitles | لكن لا يجرؤ أحد على الاقتراب من الحجر الأسود الكريم |
| Senden bir şeyler öğrenmek istiyor, fakat sormaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | يوّدك فعلاً أن تعلّمه، لكن لا يجرؤ على الطلب. |
| Etrafa göz atmak istiyor ama cesaret edemiyor gibiydi sanki. | Open Subtitles | يبدو أنه أراد أن يختلس النظر حول ما يدور ولكنه لم يجرؤ. |
| Hiçbir rahip yaklaşmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | لم يجرؤ أي قس على الإقتراب منه. |
| Korkunç bir şey. Kimse konuşmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | فبالكاد يتجرأ بالحديث معنا أي أحد |
| Ama o piçe karşı gelmeye kimse cesaret edemiyor. | Open Subtitles | لكن لا أحد يتجرأ أن يواجه ذلك السافل |
| Ama göl o kadar tuzlu ve o kadar yeşil ki kimse yüzmeye ya da içmeye cesaret edemiyor. | Open Subtitles | لكن البحيرة مالحة جداً ...وخضراء جداً بشكل غريب بحيث لا يجرؤ أحد على استخدامها... أو على الشرب منها |