| Ve bunları unutturman bunu düzeltmeyecek. Asıl yanlışı düzeltmeyecek. | Open Subtitles | و جعلي أنس لنّ يصلح الأمر، لن يصلح أمراً خاطئاً بالفعل. |
| Çok tehlikeli şeyler yapmak Elsa'yla aramda olanı düzeltmeyecek. | Open Subtitles | نعم ، ما تفعله خطير جداً و لن يصلح ما حدث بيني و بين إلسا |
| Bu durum, ilişkimizde ters giden olayları düzeltmeyecek. | Open Subtitles | لن يكون . لن يصلح الخطأ الذي خرب علاقتنا |
| Bak ne diyorum, birbirimizi sinirlendirmek hiçbir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | اوتعلم؟ لومنا لبعضنا البعض لن يصلح اى شئ |
| Çünkü daha çok çalışmak bozuk sistemi düzeltmeyecek. | TED | لأن بذل جهد أكبر لن يصلح نظاما معطلا. |
| Ama Courtney'i incitmek bunların hiç birini düzeltmeyecek. | Open Subtitles | ولكن إيذاء كورتني لن يصلح الأمور |
| "Evet üzgün olmak bunu düzeltmeyecek." | Open Subtitles | اجل، حسناً، الأسف لن يصلح الأمر |
| Buradan gitmen bir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | الهروب لن يصلح أي شيء. |
| Ama kendini Dalton'a sürmek hiçbir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | .لكن نفي نفسك إلى (دولتن) لن يصلح أي شيء |
| Ama bu hiçbir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | ولكنه لن يصلح شيء |
| Hiçbir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | لن يصلح شيئا |
| Caitlin, bu hiçbir şeyi düzeltmeyecek. | Open Subtitles | (كيتلين)، هذا لن يصلح أي شيء. |