"dışarı çıkamazsın" - Traduction Turc en Arabe

• يمكنك الخروج
• تستطيع الخروج
• الذهاب للخارج
• يمكنكِ الخروج
• لايمكنك الخروج
• لا يمكن أن تخرجي

Üzgünüm sana dün uğrayıp yemek getiremedim, ve bunun bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım ama sen Dışarı çıkamazsın.
أنا آسف لأنني لم آتي البارحة، ولم أحضر لك الطعام سأحاول ألا يتكرر ذلك مرة أخرى .. ولكن لا يمكنك الخروج

Böyle Dışarı çıkamazsın, dışarıda iki polis var.
لا يمكنك الخروج هكذا، هناك اثنين من رجال الشرطة في الخارج

Kurallar basit: Bir kez girdiysen, Dışarı çıkamazsın.
والقاعدة بسيطه منذ ان تدخل فلن تستطيع الخروج ابدا

Evet ama sen Dışarı çıkamazsın.
نعم, لكنكَ لا تستطيع الذهاب للخارج

- Dışarı çıkamazsın. - Kardeşlerimin ödü patlamıştır muhtemelen.
لا يمكنكِ الخروج - أخواني ربما مذعورين -

Evet, çünkü Dışarı çıkamazsın, telefonunu kullanamazsın ve televizyon izleyemezsin.
نعم , بسبب أنكِ لايمكنك الخروج ولا يمكنك استعمال هاتفك , ولا يمكنك مشاهدة التلفاز

Dışarı çıkamazsın.
لا يمكن أن تخرجي.

Dışarı çıkamazsın çünkü rüzgâr saçlarını karmakarışık eder.
لا يمكنك الخروج لأنّ الرّياح سوف تنفُش خصلات شعورهنّ

# Yanında erkek yoksa Dışarı çıkamazsın #
اضرب لا يمكنك الخروج الا بصحبة رجل

Dren, farkındayım ama üzgünüm, Dışarı çıkamazsın.
تباً! أعرف يا "درين", ولكن اَسفة لا يمكنك الخروج

Bu havada Dışarı çıkamazsın. Don Don'un donar.
لا يمكنك الخروج في هذا الطقس الـ"دون دون" خاصتك سيتجمد

- Bakayım! - Hayır! Dışarı çıkamazsın.
كلا ، لا يمكنك الخروج ، هذا فظيع جداً

Mac, buradan... Dışarı çıkamazsın ki.
ماك,انت لا تستطيع... . لا تستطيع الخروج من هنا

- Bekle, baba, Dışarı çıkamazsın!
أبي,انتظر أنت لا تستطيع الخروج

Hapishane de aşkta... seni bir kere içine attım mı, Dışarı çıkamazsın.
الحب كالسجن... اذا علقت مرة لن تستطيع الخروج.

Dışarı çıkamazsın, hava kötü.
لا يمكنك الذهاب للخارج ، الطقس سيئ

- Lawrence. - Hayır, hayır, hayır. - Dışarı çıkamazsın.
لورانس لا يمكن الذهاب للخارج

Evet ama sen Dışarı çıkamazsın.
لكنكَ لا تستطيع الذهاب للخارج

Anne gelene kadar Dışarı çıkamazsın.
لا يمكنكِ الخروج إلا أن تعود أمّكِ

Buradan Dışarı çıkamazsın?
لا يمكنكِ الخروج

- Rachel. Dışarı çıkamazsın.
لا يمكنكِ الخروج.

Tamam, ama... yani... böyle Dışarı çıkamazsın.
حسنا ,لكن اعني لايمكنك الخروج هكذا

Dışarı çıkamazsın! Biliyorum.
-أنت لا يمكن أن تخرجي من هنا