| Ve ben bu kişi ile, bu dağ tırmanışının ilk günlerinde tanıştım. | TED | وأنا بنفسي قابلت ذلك الشخص في الأيام الأولى أثناء صعود ذلك الجبل |
| dağ onu istemiyormuş. Öyle diyor. Senin de böyle fikirlerin var mı? | Open Subtitles | لديه اعتقاد ان الجبل لايريده هل لديك انت اعتقاد مثل ذلك ؟ |
| dağ tanrısının yukarda bizi beklediğini söylüyorlar, doğru mu merak ediyorum. | Open Subtitles | سمعت أن رب الجبل ينتظر في الأعلى هل ذلك صحيح ؟ |
| Çünkü adınız Yosemite Mountain Bear(Yosemite dağ Ayısı)olduğunda, böyle yaparsınız. | TED | لأن ذلك ما تفعله حين يكون اسمك دب جبل يوسمايت. |
| Şu, dağ gölgesi efektinde, atmosfer basıncı düşüyor, sıcaklık düşüyor. | Open Subtitles | إذاً بتأثير ظل الجبال الضغط الجوي يتناقص و الحرراة تنخفض |
| Yani Paskalya Tavşanı okyanus zeminine değişik şeyler bırakıyor ve araştırma yaptığımız bu sıra dağ üzerinde kocaman metal yataklarına sahipsiniz. | TED | فهل قام ميكي ماوس بوضع هذه الأشياء في قاع المحيط, ولدينا احتياطيات ضخمة من المعادن الثقيلة هنا في هذه السلسلة الجبلية. |
| Doğduğumdan beri Los Angeles'tayım ama dağ olduğunu ilk kez fark ettim. | Open Subtitles | عشت حياتُي كلها في لوس أنجلوس. ، الآن أَكتشفُ ان هناك جبال |
| Mountain High'dan daha yüksek bir dağ yoktur. Puanı R. | Open Subtitles | ما من أماكن أعلى من الجبل العالي مصنّف للكبار فقط |
| Yaz ortasında dağ yamacında nispeten huzurlu bir ortam oluşmuştur. | Open Subtitles | بحلول منتصف الصيف يأتى أمان وسلام نسبى إلى سفح الجبل |
| Endişem o ki o dağ güvenli bir yer değil. | Open Subtitles | إن هذا الجبل لا يعد مكانا آمنا لفتاة جميلة مثلك |
| O halde teorine göre bu dağ kötü bir oyun peşinde. | Open Subtitles | إذن طبقا لنظريتك فإن هذا الجبل على وشك التعرض لوقت سىء؟ |
| Onlar, erkeklerin ilgisini çekmek için kafalarını toslayan dağ koçlarından farklı değiller. | Open Subtitles | حسنا، إنهم لا يختلفون عن كباش الجبل فالتناطح بالرؤوس لغرض جذب رفيقة |
| Kaya yığınları dağ boyutuna ulaştığında çekim gücü süreci hızlandırır. | Open Subtitles | عندما وصلت أكوام الصخور لحجم الجبل تسرّع الجاذبية هذه العملية |
| "Verilmiş bir söz." "On bin dağ bile bizi ayıramaz." | Open Subtitles | قد تم قطع الوعد, ولايمكن لعشرة آلاف جبل أن يفرقونا |
| Şimdi git şu dağ gibi evrak işine giriş. Git yala onu. | Open Subtitles | الآن , إذهب وانتقم من جبل الأعمال الورقية هذا , أقضي عليه |
| Kendisi bir dağ gorili. Herkesin yakından tanıdığı Bay Go'dan oldukça farklı. | Open Subtitles | هو غوريلا جبل على خلاف السّيد جو الذي كلّ شخص مألوف مع |
| dağ aslanlarına karşı tetikte olmalısınız. - Buralarda dolaşıp duruyorlar. | Open Subtitles | يجب علينا مشاهدة اسود الجبال انها في كل مكان هنا |
| Neredeyse beş hafta oldu ama ortalıkta dağ filan yok. | Open Subtitles | لقد مرت أكثر من خمسة أسابيع ولم نرى حتى الجبال |
| 1983'den beri, buradaki dağ aslanı nüfusu Afallatıcı bir şekilde, durmadan | Open Subtitles | منذ سنة 1983 ، عدد أسود الجبال لهذه المدينة قد ارتفع |
| Eski bir fıkra vardır. İki yaşlı kadın Catskill'de bir dağ otelindedirler. | Open Subtitles | هنالك نكتة قديمة.سيدتان متقدمتان في السن في أحد المنتجعات الجبلية في كاتسكيل |
| Ben değiştim mi yoksa onlar peynirli burgerden dağ yapmayı mı bıraktı? | Open Subtitles | هل أنا تغيرت أو هم من توقفوا عن صنع جبال تشيز بيرغر؟ |
| Dünyanın en düz memleketi ve ve dağ bisikletine ihtiyaçları var ha! | Open Subtitles | إنها أكثر بلد مسطحة على الأرض وهُم بحاجة إلى دراجات بخارية جبلية |
| Böylece onları dağ geçidine süreceğiz sıcak kapılar dediğimiz yere. | Open Subtitles | مِن الآن، نحن سنرسلهم إلى الممر الجبلي نسميها البوابات الضيقة. |
| Hiç olmazdan bir dağ olabilir. | Open Subtitles | التي لدينا لنصطدم ببحيرة ؟ . توقعاتي تقول لي بأننا لو صادفنا أي شيء، فسيكون جبلاً |
| Soğuk dağ'da E Blok'un amiriyim. | Open Subtitles | بول إيدجكومب أنا مراقب المكعب هـ فى سجن كولد ماونتن |
| Evet, Santa Barbara'da dağ aslanları saldırır. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، أسود جبلِ يُهاجمُ في سانتا باربرة. |
| Yüksek dağ tepelerindeki çamuru alçak bölgelere akıtabilir.Öyleyse durun ve bir dakika düşünün. | TED | قد تغسل الوحل عن قمم الجبال العالية و التلال الى الأراضي المنخفضة. إذن توقف و فكر لدقيقة. |
| İsviçre'de bir dağ evinde huzur içinde yaşayan gerçek Prenses Shaista'ya. | Open Subtitles | التي عثر عليهــا ، تحيا حياة رغيدة سعيدة في شاليه سويسري |
| Sen böyle dağ kadar büyükken... elimle tuttuğum bir şişeye nasıl sığdın? | Open Subtitles | كيف يمكن لأحد ضخم كالجبل مثلك أن يدخل إلى زجاجة صغيرة |
| Bu beyazlaşmış kemiklerin üzerine taze cesetlerden bir dağ yapacağım. | Open Subtitles | سأقيم جبلا جديدا من الجثث فوق تلك العظام الرميمة |
| Manpuki tapınağının bulunduğu dağ, gözde bir yerleşim alanı oldu. | Open Subtitles | مكان معبد مانبوكو بالجبل تحول الى منطقة سكن عصرية |