| Azcık daha karmaşık şeyler olan yerlerde, biraz daha karmaşık şeyler elde etmenizolası. | TED | وحيث كان لديك أموراً شيئما أكثر تعقيداً، يمكن الحصول على أموراً شيئما أكثر تعقيداً. |
| Bu, sıradan mühendisliğin üretmemize imkan verdiğinden çok daha karmaşık şeyler üretmemize imkan sağlıyor. | TED | وتسمح لنا بالقيام بأُمور أكثر تعقيداً بكثير مما تسمح لنا الهندسة الاعتيادية بانتاجه. |
| Ve göreceli olarak biraz daha karmaşık şeyler ortaya çıkar. | TED | و تظهر أموراً شيئما أكثر تعقيداً. |
| Tarih boyunca, daha çok cisim ve enerji, bir yerde birbirine daha çok yakınlaşabildiğinde daha karmaşık şeyler açığa çıkabilir. | Open Subtitles | عبرتاريخنا... متى سيقت مادة وطاقة معاًفيموضعواحد... تنبثق أشياء أكثر تعقيداً. |
| Josephine için çok daha karmaşık şeyler hissediyorlardı. | Open Subtitles | كانت مشاعرهم حيال "جوزفين" أكثر تعقيداً. |