| Gürültülü bir materyaldir ve eğer Hollanda'daki gibi şehre çok yakın yollar yaparsak, o zaman sessiz bir yolu daha da severiz. | TED | إنه مادة كثيرة الضجة و إذا بنينا طرق كما في هولندا قريبة جدا من المدن، حينها سنرغب بطرق صامتة | 
| Sadece, kızlar da Rusya'daki gibi üstsüz olsaydı diyorum. | Open Subtitles | أتمنى أن ارى البنات عاريات الصدور كما في روسيا | 
| "Küçük Kadınlar"daki gibi olacağını sanıyorsun. | Open Subtitles | قد تظنين أن الحياة ستكون كما في رواية نساء صغيرات | 
| Yılbaşında Empire State binası yerine babamın düğününde Portland havalimanına yakın bir şaraphanede olacak olması dışında aynı An Affair to Remember'daki gibi. | Open Subtitles | سيكون تماما مثل فيلم قضية للذكرى فقط بدلا من مبنى الامباير ستيت عشية رأس السنة سيكون مصنع خمر قرب مطار بورتلاند | 
| "Sonra konuşacak bir konu olsun"daki gibi. | Open Subtitles | كما في من الأفضل أن نترك أشيائاً لنتحدث بشأنها لاحقاً | 
| Bu festivaller açıklar çünkü Minto'daki gibi yerel ile küresel arasındaki diyaloğun asıl gerekli şey olduğunu anladılar. | TED | يميزها أنها مفتوحة، كما في "مينتو" لأنها تفهم أن الحوار بين المحلي والعالمي ضروري | 
| Aynı Nash Bridges'daki gibi. Kaçakçıları suç üstü yakalamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | كما في مسلسل (ناش بريجيز) نحاول إثبات جرم بعض المهربين | 
| Hyang-sook'daki gibi... kurbanın külotu yüzünde. | Open Subtitles | سروال الضحية على وجهها كما في حالة هيانج-سوك | 
| Hyang-sook'daki gibi... kurbanın külotu yüzünde. | Open Subtitles | سروال الضحية على وجهها كما في حالة هيانج-سوك | 
| Klasik bir film olan Scanners'daki gibi. | Open Subtitles | كما في فيلم الخيال العلمي الكلاسيكي "النواسخ الضوئية" | 
| Aletini 1990'daki gibi boşaltacağım. | Open Subtitles | أعد أنني سأمسّد قضيبك كما في 1990 | 
| Başarabilirsin. 8 Mile'daki gibi. Sonra sana saygı duyar. | Open Subtitles | "تستطيع أن تفعلها كما في " الأميال الثمانية سيحترمك بذلك | 
| Muhteşemdin, tıpkı SportsCenter'daki gibi. | Open Subtitles | كنت رائعاً! تماماً كما في "مركز الرياضة" | 
| Kolombiya'daki gibi Noel istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ عيد الميلاد أن يكون كما في "كولومبيا". | 
| Direkt hızla düşmeye başlıyorsun, "Alton Towers" daki gibi. | Open Subtitles | ركوب على التوالي, كما في ابراج والتون | 
| Hep orada, Preety Woman'daki gibi züppe insanların olup olmadığını merak etmişimdir. | Open Subtitles | ما إذا كان البائعون متغطرسون كما في مسلسل "pretty woman" | 
| Ortam tam 13. Cuma'daki* gibi. | Open Subtitles | الجو هنا مثل فيلم الجمعة الثالث عشر من الشهر | 
| - Aynı Top Gun'daki* gibi. Ama bunlar senin çalışanların. Bunun seni rahatsız etmesine izin vermezsin | Open Subtitles | مثل فيلم "توب غان" لكنه طاقمك، لا تزعجي نفسك | 
| - Aynı Top Gun'daki* gibi. Ama bunlar senin çalışanların. Bunun seni rahatsız etmesine izin vermezsin | Open Subtitles | مثل فيلم "توب غان" لكنه طاقمك، لا تزعجي نفسك | 
| Sıkı Dostlar'daki gibi. | Open Subtitles | . (انت تعلم مثلما في فيلم (جود فالس | 
| İkinci bir tetik getirmiştim Peru'daki gibi bir frekans sorunu olabilir diye. | Open Subtitles | .لقد احضرت معى فتيل ثانوى ,فى حالة وجود مشكله .كما حدث فى بيرو | 
| Hayır, eğer Meksika'daki gibi köylüler öldürülürse başaramadım demektir. | Open Subtitles | لا، سيقتلن كما حصل في المكسيك لم أستطع إنقادهم | 
| Bugün Vahşi Batı'daki gibi kaba saba takılacağım. | Open Subtitles | كيف هذا أنا سأرتدي هذا اليوم كما كان الأمر عند قدماء الغرب |