| Madem harika bir çatı katında yaşıyorsun, senin mali danışmanın olabilir miyim? | Open Subtitles | دعنا نعمل بيتنا الاريبياني الكبير هل استطيع ان اكون مستشارك المالي؟ |
| Bu işteki naçizane danışmanın olarak önerim kabul etmen. | Open Subtitles | اقتراحي، بصفتي مستشارك المتواضع في هذه المسألة، أن تقبل |
| Şu sayı gözüme uzak geliyor. Bir danışmanın duyabileceği korkunç kelimeler. | Open Subtitles | هذا الرقم يبدو غريباً بالنسبة لي أسوأ كلمات يمكن أن يسمعها مستشار |
| Yani danışmanın tavsiyesi şuydu; ilk olarak, ne yaparsan testi geçecek çocuklarla zamanını harcama. | TED | وكانت نصيحة المستشار حينها الاولى .. لا تهدروا الوقت على الطلاب الذين سوف ينجحون دون مساعدتكم |
| Jüri danışmanın kesinlikle hayır oyu vereceğini düşündüğü insandır | Open Subtitles | فهذا يعني أن مستشارة هيئة المحلفين ترى أن الشخص لا يصلح |
| Polis işleri bitene kadar danışmanın kasaya giremeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | قالت الشرطة ان مستشارك لا يستطيع رؤية الخزنة الا عند انتهائهم منها |
| Maaşını ödemedikçe finans danışmanın olmaz. | Open Subtitles | مستشارك التمويلي ليس مستشارك التمويلي الا اذا دفعت له |
| - Sorun neyse eminim ki danışmanın yardımcı olabilir mahkûm. | Open Subtitles | أنا متأكد من انه شيء سيسعد مستشارك بمساعدتك به يا سجينه |
| Özür dilerim, ama senin danışmanın olamam. | Open Subtitles | أنا أسف، لا يمكنني أن أكون مستشارك |
| Tony'nin danışmanın olmasını istediğini biliyorum... buna saygım sonsuz... ama Tony de sen de bizim teklifimize... ve bu ticari girişimin avukatına saygı gösterin. | Open Subtitles | أعلم أنك تريدين أن يكون "توني" مستشارك وسأحترم ذلك كما يجدر بك أنت و"توني" أن تحترما من نقترحه |
| Bu konudan laf açılmışken, bilim danışmanın nerede? | Open Subtitles | بالحديث عنه، أين مستشارك العلميّ؟ |
| Herhangi bir ortak ya da danışmanın onunla yaptığı ilk görüşmeye ait herhangi bir kayıt yok. | Open Subtitles | لذلك أي شريك أو مستشار عمل عنوان اولي لا يقدم اي أي سجل له |
| Dudley'in senin hayatında olmadığı ve danışmanın olmamdan daha fazlasını istediğin zamanlar oldu. | Open Subtitles | تلك الاوقات عندما كان دادلي خارج حياتك وانتِ اردتِ مني اكثر من مجرد مستشار |
| Yakında cinsel şiddet danışmanın arayacaktır, panik butonun da var. | Open Subtitles | سوف تسمعين من مستشار العنف الجنسي المستقل الخاص بك قريبا وأنت لديك منبه للذعر |
| ve ben penceresiz bir ofis odasında oturuyorum. Bağımsız danışmanın Oda'sında uğultulu floresan ışıklar altında | TED | كنت جالسة في غرفة مكتب خالية من النوافذ داخل مكتب المستشار المستقل تحت طنين أضواء الفلورسنت. |
| Bu, kişisel danışmanın yeteneklerine ve girişimciliğine bağlı. | Open Subtitles | هذا يعتمد على مبادرات و قدرات المستشار الشخصي |
| Favori felaket danışmanın mı söyledi bunu? | Open Subtitles | أهذا ما أخبرتك به مستشارة الحزن المفضلة لك ؟ |
| Bir alay güvenilir danışmanın arkadaşın sana daha iyi rehberlik edecek krallar filan yok mu? | Open Subtitles | أليس لديك شلة من المستشارين الموثوقون, أصدقاء ملوك يستطيعون ينصحونك أفضل؟ |
| Bu bana pek de yabancı değil. Ücretli bir danışmanın sözleşmesini canının istediğini yapabileceği bir golf kulübüyle karıştırması. | Open Subtitles | هذا ليس مجالاً غير مألوف لي ، خبير إستشاري مدفوع الأجر ، يسيء لعقد الولاية |
| Eğer lezbiyen olsaydım, danışmanın olmama izim vermezlerdi. | Open Subtitles | لو كنت كذلك, لما جعلني البرنامج أكون معاونتك |
| - danışmanın olduğunu söyledin. - Aman Tanrım. | Open Subtitles | أنت قلت بأنّه مدرس طلابك يا الهي |
| - danışmanın değilim. Hastamız olmamayı tercih ettin. | Open Subtitles | أنا لست مستشارتك للعنف الجنسي فأنتِ لم تختارينا |
| Bunu sırf senin danışmanın ve menajerin olduğum için söylemiyorum. | Open Subtitles | و لا أقول ذلك لأنني وكيلة دعايتك مديرتك، و وكيلتك |