| Çünkü o daracık, küçük elbisenin içinde bana zor anlar yaşatıyorsun. | Open Subtitles | لأنك تصعبين على الأمور بسبب هذا الثوب الضيق |
| O daracık koridorda, sayıca üstünlüklerinin hiçbir önemi kalmayacak. | Open Subtitles | وفي ذلك المعبر الضيق جموعهم الهائلة ستتحطم |
| Xerxes'in ordu mevcudunun hiçbir anlam taşımayacağı o daracık koridora doğru yürüyorduk. | Open Subtitles | نزحف خلال ذلك المعبر الضيق فما عاد زيركسيس جديرا بالاهتمام |
| Her gün evden daracık kıyafetlerle çıkarken herkesin sana taptığını bilmek istemez misin? | Open Subtitles | ألاّ تريدين أن تخرجي كل يوم بملابس ضيقة وتعلمين بأن الكل يحبك ؟ |
| O ufacık daracık kostümler içinde durmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري مدى صعوبة البقاء داخل تلك الأزياء الضيّقة الضئيلة؟ |
| Buna karşın burada yönettiğim işin, ...sadece daracık kıyafetler ve laubali tavırlarla yürümediğini anlayacaksınız. | Open Subtitles | ستجدين أن وظيفتي تتطلب ما هو أكثر من سترة ضيّقة وطابع مرحي. |
| Eşek kadar adamlar ne zaman daracık pantolon giyer oldu? Beni öyle bir pantolonla düşünsene bir? | Open Subtitles | متى بدأ البالغون بإرتداء سراويل الجينز الضيقة ؟ هل يمكنك ان تتخيلني في سروال جينز ضيق ؟ |
| O daracık geçide girdiklerinde sayıca fazlalıklarının bir önemi kalmıyordu. | Open Subtitles | قابعة في هذا المعبر الضيق محالٌ حصر أعدادهم |
| Kaşiflerin sürünerek geçtiği daracık tünel genişletildi ve muazzam bir çelik kapı ile kilitlendi. | Open Subtitles | النفق الضيق الذي زحف المستكشفون من خلاله تمت توسعته و أغلق بواسطة باب حديدي ضخم |
| daracık bir kot giyip geliyorlar evet böyle, bundan bile dar, bu arada. | Open Subtitles | يأتي الشبان مرتدين الجينز الضيق بالمناسبة أضيق من هذا |
| Burada ancak bu şekilde, zar zor yürüyebileceğiniz patika gibi daracık bir geçiş alanı vardı. | Open Subtitles | يمكنك معرفة أين مشت وكان ذلك فقط هذا الطريق الضيق الذي يمكنك بالكاد اجتيازه هكذا |
| Beni halefi olmakla şereflendirdi ve savaş devam ederken, vatanım kabul ettiğim bu ülkeye hâlâ yan odada duvara dayalı olan daracık masadan hizmet ettim. | Open Subtitles | عينني خليفته، وبينما استمرت الحرب خدمت بلدي الجديدة، من المكتب الضيق الذي مازال موجوداً في الغرفة المجاورة |
| daracık yatağımda mutlu mesut bir şekilde yaşayacağım. | Open Subtitles | أنا سعيدة للغاية بسريري الصغير الضيق. |
| Kutsal Spitz aşkına! daracık bir Speedo mayo giyiyor. | Open Subtitles | يا إلهي, إنه يرتدي زي سباحة سبيدو الضيق |
| Tabii ki biliyorsun. Hani şu daracık şeyler giyen. | Open Subtitles | نعم , أنت تعرفين , السروال الضيق جدا |
| * Çarptıracağım kalbini, daracık kot pantolonumla * | Open Subtitles | * سوف أجعل قلبك يخفق * * بسبب سروالي الضيق * |
| * İzin vereceğim dokunmana, daracık kot pantolonuma * | Open Subtitles | * سوف أدعك تضع يديك علي * * وسروالي الضيق * |
| Adamlar haftalardır daracık hücrelerde yaşıyor. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال حجزوا بزنزانات ضيقة لعدة اسابيع |
| Klipler, daracık kıyafetler giyip kukuları hakkında şarkı söyleyen güzel kızlardan geçilmez oldu, arkadaşlar. | Open Subtitles | لا، لا، أنا أقول لكم يا رفاق أن الفيديو كليب لم يتطور إلا إلى فتيات حسناوات يرتدين ملابس ضيقة و يقمن بالغناء عن مفاتنهن |
| O ufacık daracık kostümler içinde durmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري مدى صعوبة البقاء داخل تلك الأزياء الضيّقة الضئيلة؟ |
| Hiç daracık deri pantolon değiştirdiniz mi? | Open Subtitles | أسبق وحاولت التغيير إلى سراويل جلديّة ضيّقة جداً؟ |
| Ve nasılsa takımlarının çalışmasına engel olmayan daracık pantolonuna. | Open Subtitles | وله السراويل الضيقة قليلا بطريقة أو بأخرى لم يجعله عقيما. |
| Sürekli küçük daracık metro koltuklarına sığmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | دائما احاول ان اضع نفسي في مقاعد القطار الضيقه |