| Karmaşıktı ama bu karmaşıklıkta fazla değişken bir şeyler vardı. | TED | لقد كانت معقدة، ولكن هناك شئ متقلب في هذا التعقيد. |
| Tonlarca değişken, ama aslında düşündüğümüzden daha fazlasını biliyor olabiliriz çünkü, mesela, hedeflerinin şehre ait olduğunu biliyoruz, çünkü maddeyi hareket ettirme şansına sahipler. | Open Subtitles | ..هناك طن من المتغيرات : لكننا حقيقة نعلم أكثر مما نظن ، بسبب.. ، كمثال |
| Bu durum genelde kümelenmiş bilgi koşullu bir değişkeni örttüğünde oluşur, karışıklığa neden olan değişken olarak da bilinir, bu ise sonuçları önemli ölçüde etkileyen gizli bir ek faktördür. | TED | هذا يحدث غالباً إذا كانت البيانات المجموعة تخفي متغيرات شرطية وأحياناً تعرف بالمتغيرات المندسَّة وهي عوامل إضافية مندسَّة قد تؤثر في النتيجة بشكل كامل |
| İnsani olgular, geleceğimiz hakkında bilimsel yargılara varılamayacak kadar fazla değişken ve belirsizlik içerir. | Open Subtitles | أحداث الإنسان متغيرة جدًا ويساورها الكثير من الشكوك لتضع بيانًا علميًا بمستقبلنا |
| İzlemesi güç olan bu değişken nedeniyle çoğu profesyonel, hızlıca para kazanmaya çalışmaktansa uzun vadeli, güvenilir yatırımı yeğler. | TED | وذلك المتغير صعب التتبع يعد السبب أن معظم المحترفين يسوقون لاستثمار موثوق طويل الأمد على محاوله الكسب النقدي السريع. |
| Ve ünlülere yaptığımız muamele çok değişken, değil mi? | TED | والطريقة التي نعامل بها المشاهير متقلبة جدًا، صحيح؟ |
| Kuvvetli sevgi ve bağlılık hislerine sahip olan insanlar ile bunlar için zorlanan insanları birbirinden ayıran tek bir değişken vardı. | TED | كان هناك متغير واحد فقط الذى قَسم الناس الذين لهم إحساس قوي بالحب والإنتماء والناس الذين هم بالفعل يعانون منه . |
| Bilgin olsun: Verimli ve değişken bir sosyal yaşamım var. | Open Subtitles | لمعلوماتك, أنا أتمتع بحياة إجتماعية رغدة و متنوعة |
| Ama hava epeyce değişken değişiklikler olmuş olabilir. | Open Subtitles | حسناً،الطقس متقلب نوعاً ما ربما قد يتغير |
| değişken bir tip. | Open Subtitles | كان يتغيب عن العمل كثيراً. كان شخص متقلب الأهواء كثيراً. |
| Gstaad'ta Şükran günü hava çok değişken olabiliyor. | Open Subtitles | الطقس في جاستد قد يكون متقلب في عيد الشكر |
| Ama kesin bir hesap yapmak istiyorsanız, işin içine birçok değişken girer: | Open Subtitles | حساب المسارات بدقة يتطلب الأخذ بعين الاعتبار العديد من المتغيرات |
| Çok fazla değişken var. Ama benim baka bir fikrim var. | Open Subtitles | يوجد الكثير من المتغيرات و لكن لدي فكرة أخرى |
| Başka bir değişken olmalı, ...başka bir değişim. | Open Subtitles | لا بد ان هناك متغيرات اخرى بعض التغيير |
| Eğer elimde uydu fotğrafları bilgisi olsaydı, bilirsin, hedeflerin listesini azaltabilirdim, ama hala elimde olmayan bir değişken var. | Open Subtitles | .. لو أمكنني فقط أن أحصل على بعض الصور الجغرافية المكانية و صور الرادار ، كما تعلم ..لتمكنت من حصر الأماكن المستهدفة أكثر . ولكن هنالك متغيرات ليست لدي |
| 2001'den sonra, biz çatışmayı iyi/kötü, siyah/beyaz, devlet/Taliban olarak gördük, oysa onlar bunu, farklı grupların değişken bir mozaiği ve güç üzerinde etkili bir şekilde birbirleriyle savaşan liderler olarak anladı. | Open Subtitles | فيما بعد 2001 عندما نظرنا إلى الصراع على أنه الخير مقابل الشر الأبيض مقابل الأسود، الحكومة مقابل طالبان كان يرى الأفغان الصراع على أنه صورة فسيفسائية متغيرة للعديد من المجموعات المسلحة |
| Bu çökmeler değişken şekillere sahip. | TED | لدى هذه الانخفاضات أشكال متغيرة. |
| değişken olan, bir öğrencinin bir konuya tam olarak ne zaman ve ne kadar çalışması gerektiği, sabit olansa konuyu tam olarak öğrendikleridir. | TED | المتغير هو متى وكم المده على الطالب أن يعمل على شيء ما، وما هو ثابت أنهم يتقنون المادة. |
| Yani değişken 0'a gelir gelmez Hedge'in düğmeye basması gerek. | TED | وعليه، فإن على هيدج كبس الزرّ حين يؤشر المتغير على رقم صفر. |
| Hem, Tristana'nın duyguları sandığınız kadar değişken değildir. | Open Subtitles | كما أن مشاعر تريستانا ليست متقلبة كما تظن |
| Programlamada, bilgi parçası değişken denen bir şeyde depolanır. | TED | في البرمجة، جزء من المعلومة تخزن ضمن شيء يدعى متغير. |
| Bu 4 saat sürüyor. İkinci etkisi ise değişken; ama zayıf bir hafıza kaybına yol açabiliyor. | Open Subtitles | الأعراض الثانوية متنوعة ومنها فقدان الذاكرة الحاد |
| Şehirlerin geleceği çeşitli, değişken ve yaratıcıdır, artık tek bir sanayinin üzerine kurulu değil, onun yerine giderek daha fazla iletişim kuran ve küresel bir dünyayı yansıtır. | TED | مستقبل المدن متنوع مرن وإبداعي ولم يعد يتمحور حول صناعة واحدة ولكنه يعكس بشكل متزايد اتصال العالم . |
| - Düşünülmesi gereken bir sürü değişken vardı. | Open Subtitles | كان هناك العديد من المتغيّرات و الإعتبارات |
| Demek istediğim, ne kadar az değişken olursa, o kadar az karmaşa çıkar yenileme işlerinde. | Open Subtitles | لا بأس، حقاً. أعني، إنّه أمر رائع أعني، مُتغيّرات أقل تعني عوائق أقل... |
| George W. Bush: Geçirilmesi zor bir tasarı, çünkü çok fazla değişken var ve prosedür zorlu bir hâl alabilir. | TED | جورج بوش الأب: إنه مشروع قانون صعب التنفيذ لأن هناك الكثير من الأجزاء المتحركة ويمكن للعمليات التشريعية أن تكون عسيرةً. |
| Hedge herhangi bir robotu rastgele seçip fırınına bakabilir ve seri numarasını değişken olarak depolayabilir. | TED | يمكن لهيدج أن يختار أي آلي بشكل عشوائي، يلقي نظرة بداخل فرنه، ويخزن الرقم التسلسلي كمتغير. |
| Bu, politika yapıcılarımızın, çekicilik ve ilişki kurmanın değişken veya eğitilebilir olduğuna inanmamalarından kaynaklanıyor. | TED | أعتقد أن ذلك بسبب أن صناع السياسة لدينا لا يعتقدون أن أشياء مثل الجذب وطريقة بناء العلاقات قابلة للتغيير أو التعليم. |
| Ve mühendis iş arkadaşlarımız da bu tarz bir veri keşfi için dünyanın en büyük değişken bilgisayarlarından birini yapıyorlar. | TED | وزملاؤنا المهندسين يصنعون أحد أكبر الحواسيب المتغيرة دايناميكيا في العالم لهذا النوع من إستكشاف البيانات. |