| Çoğumuz, ben de dahil daha önce bir tanrı görmemiştik. | Open Subtitles | معظمنا، بما فيهم أنا، لم نرى إلهًا حقيقيًا من قبل |
| Bakın, aileye dair herşeyden çabucak kurtulmam lazım. Siz de dahil. | Open Subtitles | علي ان أتخلص من أي دليل على عائلتي, بما فيهم أنتم |
| Böyle olmak zorunda aksi taktirde insanların hayatı tehlikeye girer, benimki de dahil. | Open Subtitles | يجب أن يبقى الأمر هكذا وإلاّ تعرضت أرواح الناس للخطر بما فيهم أنا |
| Bay-pas yapmayı dene. Ben 5 de dahil, tüm üniteleri görüyorum. | Open Subtitles | جرّب مجرى جانبي، أمامي سجلات كل الوحدات العاملة بما فيها 5 |
| Benzer gelişmeler enerji alanında da gerçekleşiyor, yenilenebilir enerji de dahil. | TED | وتقدم مشابه يحدث في مجال الطاقة بما في ذلك الطاقة المتجددة. |
| Ben de diyebilirim ki herkes sansürler, sen de dahil. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك أن الجميع يمارس الرقابة بمن فيهم أنت |
| 8000 kişi için; siz de dahil; sadece 6 hemşirem var. | Open Subtitles | ليس لدي سوى ستة ممرضات، بما فيهم أنتِ، ل 8000 شخص. |
| Sanırım, hayatımda eşim de dahil birine söylediğim en güzel şeydi. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ألطف ما قلته لأي شخص بما فيهم زوجتي |
| Ve bu gruptaki herkesin, sen de dahil, benimkini umursamasını isterim. | Open Subtitles | و اعتمد على كل عضو في هذه المجموعة, بما فيهم أنت, |
| Ve bu gruptaki herkesin, sen de dahil, benimkini umursamasını isterim. | Open Subtitles | و اعتمد على كل عضو في هذه المجموعة, بما فيهم أنت, |
| Aramızdan bazıları, buna ben de dahil, kendilerini işsiz bulabilir. | Open Subtitles | بعض منا، بما فيهم أنا قد نجد أنفسنا بلا عمل |
| Sıklıkla söylerim, sevgili eşimin de dahil olduğu, en yakın arkadaşlarımın bir kısmı dışa dönük. | TED | وأحب دوما أن أقول أن بعض أصدقائي منفتحين، بما فيهم زوجي العزيز. |
| Sebebi büyük ihtimalle, beyinde korteksteki duyu bölgeleri de dahil geniş bir alandaki algılayıcıları aktive etmeleri. | TED | وذلك على الأرجح لأنه يفعّل مستقبلات في مناطق واسعة ومختلفة من الدماغ، بما فيها جميع المناطق القشرية للباحات الحسية. |
| Zamanın düzeni de dahil olmak üzere, düzenin dışında alanlar yaratırız. | TED | نحن نخلق مسافات خارج العرف بما فيها أعراف الوقت. |
| Teşekürler. Bu çok yaygın bir hadise bütün Asya'da, Maldivler de dahil. | TED | شكراً. إها ظاهرة منتشرة في ربوع جنوب آسيا، بما في ذلك المالديف. |
| Senin için artık hiçbir şey yapmayacağım buna böbreğimi vermek de dahil. | Open Subtitles | لن أقومَ بأيِّ شيءٍ آخر من أجلك، بما في ذلك تبرّعي بالكلية |
| Bu büroda çalışmış herkesin ayrıntılı raporlarını istiyorum. Siviller de dahil. | Open Subtitles | أريد تقريرً كاملاً عن كل شخص عمل هنا بمن فيهم المدنيّين |
| Çağrı dedikoduları ben de dahil olmak üzere pek çok kişinin sinirlerini bozdu. | Open Subtitles | هذه الشائعات بخصوص الدعوة تجعل الناس فى حالة مزاجية عصبية وأنا من ضمنهم |
| Buna öpücük de dahil ama kavgamızın bizden çok babamla ilgili olduğu belli. | Open Subtitles | ,بما فيه تلك القٌبلة ولكن أظن بأن مشكلتنا تتعلق بـ أبي أكثر منا |
| Buna problemler çıkaranları ölümlerine kadar takip etmek de dahil. | Open Subtitles | بما يشمل مطاردة الأعمال العالقة حتّى هلاكهم |
| Trigg'inki de dahil hedeflerimizin hepsi halledildi. | Open Subtitles | كُلّ الواحد إستهدفنَا أُخِذَ، بضمن ذلك Trigg. |
| Şu önsezilerin, ben de dahil buradaki herkesi kurtardı. | Open Subtitles | شعورك الغريزي أنقذ الجميع في هذا المكان وأنا من بينهم |
| Tüm davalarda, kız kardeşininki de dahil, kurbanlar olay yerine zorla götürülmemiş. | Open Subtitles | على اي حال, وهذا يشمل اختك ليس هناك دليل على أن الضحايا اجبروا لذهاب |
| Dünya genelinde jenerik sesleri kullanan milyonlarca insan var. Buna Amerikan aksanlı sesi kullanan Stephan Hawking de dahil. | TED | الآن، ملايين من البشر حول العالم يستخدمون أصواتًا عامة، ومن ضمنهم البروفسور هوكينغ، الذي يستخدم صوتًا ذا لهجة أمريكية. |
| Bizim gezegenimiz de dahil, bunun gibi taş yığınlarının bir araya gelerek gezegenleri oluşturduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | إتضح أن حطام كهذا هو من تجمع معاً خالقاً الكواكب ومن ضمنها كوكبنا |
| Burada çok fazla yeni yüz var. Sizinki de dahil. | Open Subtitles | هنالك العديد من الوجوه الكثيره من ضمنها انت |
| Gittiyse, arabası ve birikimi de dahil sahip olduğu hiçbir şeyi almadan gitti demektir. | Open Subtitles | إن كان قد غادرها فهو لم يأخذ أغراضه الخاصة معه و هذا يشمل حساب التوفير و سيّارته |
| Bunlara geç geldiğin vardiyalara bağlı olarak, eve erken dönmen de dahil oluyor.. | Open Subtitles | هذا يتضمن النوبة حيث جأت متاخر وذهبت الى المنزل مبكرا |