| dedikoduların kaynağı olmaktan nefret ederim Noah... ama yukarıda konuşulanlar bunlar. | Open Subtitles | اكره بأن اكون مصدر الإشاعات, نوح ولكن تلك الكلمة على التل |
| Bay Gittes dedikoduların aslı olduğuna dair bulgularının olduğunu size ne zaman bildirdi? | Open Subtitles | متى أخبرك السيد جيتس بأن لهذه الإشاعات أساساً من الصحة؟ |
| Sonra, Kosta Rika'daki bir hastaneye kadar gidip... hiç tanımadığı birisine dedikoduların doğru olup olmadığını sordu. | Open Subtitles | ثم قامت برحلة إلى مستشفى فى كوستا ريكا كى تستفهم من شخص لم تكن تعرفه عن إذا ما كانت الإشاعات صحيحة |
| - Amirim, adamla ilgili dedikoduların yarısı bile doğruysa, tüm kuvvetlerde muhbirleri var. | Open Subtitles | إذا كانت نصف الشائعات حول هذا الرجل صحيحة، فإذن لديه جاسوس بمراكز الشرطة |
| Bu dedikoduların onları nasıl etkileyeceğini hiç düşündün mü? | Open Subtitles | ألم تفكرى فيما ستفعله بهما كل هذه الشائعات ؟ |
| Zehirli dedikoduların onları korkutması dışında bu piyasada bağışları kaçırmak zaten yeterince zor. | Open Subtitles | انه من الصعب بمكان ابعاد التبرعات في هذا المجتمع دون الاشاعات المغرضة التي تخيفهم |
| dedikoduların doğru olup olmadığını görmek istedim. | Open Subtitles | كان يجب أن أرى بنفسي إذا كانت الإشاعة صحيحة |
| Bu şehirde dedikoduların ne kadar hızlı yayıldığını bilmiyorsun. | Open Subtitles | الا تعلمين ان الإشاعات تنتشر بسرعة في هذه البلدة |
| Ama yine de, dedikoduların önüne geçemezsiniz. | Open Subtitles | ولكن على الرغم من هذا ، الإشاعات مازالت تروج |
| Bazı dedikoduların çıkması kaçınılmaz. | Open Subtitles | إذا ، أنت تعلمين ، هنالك إلزام أن يكون هنالك بعض الإشاعات |
| dedikoduların binlerce yıldır var olmasının bir sebebi var. | Open Subtitles | يتم تداول الإشاعات على مدى آلاف السنين لسبب ما. |
| O zaman o dedikoduların kanıtlanmadığını da bilmeniz lazım. | Open Subtitles | إذن عليك أن تعلم أيضاً أن تلك الإشاعات لم تثبت أبداً |
| dedikoduların nasıl başladığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تفهم كيف تبدأ الإشاعات في الإنتشار؟ |
| Babanız hakkındaki dedikoduların asılsız olmasını umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل هذه الشائعات عن والدك لا أساس لها. |
| Şartlı tahliyesi olan biri için dedikoduların olması kötü. | Open Subtitles | أهو أمر سيء أن تثار الشائعات حول رجل تحت إطلاق السراح المشروط؟ |
| Bu gerçek dışı dedikoduların kaynağını öğrenirsem minnettar olurum. | Open Subtitles | وسأكون ممتنة لمعرفة مصدر هذه الشائعات الغريبة |
| dedikoduların tamamen doğru olmadığına eminim majesteleri. | Open Subtitles | أنا متأكدة من أن هذه الشائعات ليست صحيحة تماماً، يا صاحبة الجلالة |
| Ama iddianame Saray'ı ciddi bir şekilde etkilemeseydi ortada bu tür dedikoduların dolaşacağı sence mümkün mü? | Open Subtitles | لكن هل تعتقد أن هذه الشائعات تكون معممة اذا لم تكن كذلك تفضيل قوي للتوصية على مواد الاقالة الى مجلس النواب؟ |
| Bu dedikoduların nasıl ortaya çıktığını bilmiyorum. | Open Subtitles | والأن، عرفت كيف بدأت هذه الشائعات. |
| Bu dedikoduların durması hoşuma giderdi. | Open Subtitles | سوف اكون سعيداً لو ان تلك الاشاعات توقفت |
| Yarabbi. Asılsız dedikoduların da hiç sonu yok. | Open Subtitles | يا ربي يا ربي لا توجد نهايه لهذه الاشاعات الخاليه من الصحة |
| Kız kardeşim dedikoduların odak noktası olunca, kendi de haliyle inanmaya başladı. | Open Subtitles | بدأت أختي بتشرب تلك الإشاعة وبدأت تصديقها |