| Sizi bilmem ama ben her zaman solucan deliğini ya da boyutlar arası giriş kapısını bulmuş gibi hissederim. | TED | الآن، لا أدري عنكم و لكنني دائما أشعر أنني وجدت هذا الثقب أو هذا المدخل بين الأبعاد |
| Onu oradan çıkarıp az daha derinden takarsak, oluşacak bir solucan deliğini engellemiş oluruz. | Open Subtitles | الآن إذا استطعنا تعديله بعض الشيء ليكون علية تماما سنمنع الثقب الدودي من التأسيس |
| Goa'uld'lar 38 dakika solucan deliğini açık tutabilirler. | Open Subtitles | الجواؤلد يستطيعون إبقاء الثقب الدودي ل38 دقيقة |
| Son üç saattir göt deliğini yalıyor. | Open Subtitles | فهو مستمر فى لعق فتحة شرجه طوال الثلاث ساعات الماضيه |
| Açılan solucan deliğini durdurmak için 7'inci sembolün kilitlenmesi lazım. | Open Subtitles | أجل، الشرائط السبع يجب ان يثبتوا لكي نوقف اي فتحة دودية آتية |
| Oh, deliğini buldular, ve kıçından bir parça sahile vurdu. | Open Subtitles | ، وجدوا لها ثقب. و قطع من المؤخرة على الشاطئ. |
| 1985'te bilim insanları Antarktik ozon deliğini keşfettiler ve bu gerçekten endişe verici bir keşifti. | TED | في 1985، اكتشف العلماء ثقب الأوزون فوق القطب الجنوبي، وكان ذلك اكتشافاً خطيراً حقيقياً. |
| Solucan deliğini açık tutmak için içine bir şeyler göndermek gerekir. | Open Subtitles | يريدون إبقاء الثقب الدودي مفتوحا لإرسال أي شيء خلاله |
| Geçit kara deliğe bağlıyken, güçlü bir patlama solucan deliğini kapanmıştı. | Open Subtitles | عندما كانت البوابة متصلة بالثقب الأسود شكل الشحنات كان يحرر الثقب الدودي |
| Sabit basınç solucan deliğini aktif kalmaya zorluyor, yani bir Yıldız Geçidinin açık kalabileceği maksimum süre kadar beklemek zorundayız. | Open Subtitles | الضغط المستمر يجبر الثقب الدودي أن يبقى نشط مما يعني أننا يجب أن ننتظر كل الوقت الذي يمكن أن تبقى البوابة فيه مفتوحة |
| Eksantrik demekle Doğu Texas'taki pasif-agresif hava deliğini kastediyorsan, katılıyorum. | Open Subtitles | إن كنت تعني بغريب الأطوار مثل ذاك الثقب السلبي العدواني شرق تكساس فأنا أتفق معك |
| Tardis burada değil. Şu solucan deliğini analiz etmem gerek. | Open Subtitles | .ليس معي التارديس، وأحتاج لتحليل الثقب الدودي |
| Hayır Malcolm, bu harika! Sahiden solucan deliğini ölçebilirsin? | Open Subtitles | لا مالكولم، هذا عبقري، إذًا أنت تستطيع فعليًا قياس الثقب الدودي؟ |
| Bir şekilde çıkış deliğini kendiniz bulacaksınız ya da yüzeyi donmuş sularda tıkılıp kalırsınız. | Open Subtitles | وعلى نحو ما فعليك أن تجد طريقك إلى فتحة الخروج أو ستصبح محاصراً تحت سقف الجليد. |
| Konuşmaya başla yoksa arkadaşına 3. burun deliğini açarım. | Open Subtitles | إبدأ بالسجع، أو يحصل صديقك النبيل على فتحة ثالثة في أنفه |
| Çünkü kaya ya da taş parçası ya da başka bir şey aletimin deliğini tıkadı, ve benim alet şişti... sanki çaydanlığa takılmış su balonu gibi. | Open Subtitles | أعتقد أنه نوع من الحصي أو الصخور أو شيء ما سدّ فتحة قضيبي و لقد تورمت مثانتي مثل كرة ماءٍ لعينة شكل مغلاة شاي |
| Geri zekalı. Onu kıçına sokuyorsun, nanesi göt deliğini seğirtiyor. | Open Subtitles | أيّها الغبي، تدسّه في فتحة شرجكَ فيجعلها ترتعش |
| Kapat patates deliğini. Özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | اغلق فتحة البطاطس الخاصة بك انا هنا لأعتذر |
| Mösyö, lütfen gelecek sefer anahtar deliğini kullanmayı deneyin. | Open Subtitles | سيدى . المرة القادمة من فضلك أستخدم ثقب المفتاح |
| Teal'c deniyor ama siz solucan deliğini açmışken bunu yapamayız. | Open Subtitles | تيلك يحاول الإتصال يدويا لكننا لا نستطيع ذلك مع وجود ثقب دودى من جهتكم |
| Bu kadar uzak mesafeye yayılan bir solucan deliğini böyle yaratabiliyorlar. | Open Subtitles | بوجود ثقب أسود على كلا الطرفين يمكنهم الحفاظ على ثقب دودي مفتوح |
| Ama geçit kayıtları başka bir solucan deliğini gösterirdi. | Open Subtitles | ربما , لكن سجلات البوابة لم تشر إلى ثقوب دودية أخرى |