| Hikaye burada bitiyor demek için her şeyi verirdim. | Open Subtitles | . كنت سأفعل أى شئ لأقول أن القصة تنتهى هنا |
| Yemeğe çıkmak istersen... yarın akşam boşum demek için aradım. | Open Subtitles | جيد اتصلت لأقول أنه ليست لدي مواعيد ليلة الغد إذا كنت تريد ان نلتقي |
| Başta aklıma bir şey gelmedi merhaba demek için yürümeye başladım. | Open Subtitles | لم أرى وجهها ولم أعتقد أيّ شيء من هذا في باديء الأمر وأنا كنت أسير نحوهم لقول مرحبا |
| Bana hoşçakal demek için kendiliğinden gelmedin sanırım. | Open Subtitles | أنا واثقه أنك لم تأت لتقول وداعا كمبادره خاصه منك |
| Kalkma, Bruce. Sadece "merhaba" demek için gelmiş eski bir dostum. | Open Subtitles | لاتنهض يابروس انه فقط صديقا قديم جاء ليقول مرحبا |
| Ya da merhaba demek için. Bu ona iyi gelir. | Open Subtitles | أو حتى لإلقاء التحية، هذا يساعدها، كما تعلمين |
| Yemeğe çıkmak istersen... yarın akşam boşum demek için aradım. | Open Subtitles | جيد اتصلت لأقول أنه ليست لدي مواعيد ليلة الغد إذا كنت تريد ان نلتقي |
| Sadece hoşçakal demek için gelmiştim. Uçağım yakında kalkacak. | Open Subtitles | . لقد جئت لأقول وداعاً , ستغادر طائرتى قريباً |
| Biliyorum, fakat ben ağzımı "George" demek için her açışımda, "General" çıkıyor. | Open Subtitles | أعلم , ولكن في كل مره أفتح فمي لأقول جورج , كلمة جنرال تأتي |
| Bir şeye ihtiyacın olursa, her ne olursa bana güvenebilirsin, demek için uğradım. | Open Subtitles | حضرت فقط لأقول: إن احتجت أي شيء فاعتمدي علي إن أصبحت ضعيفة, سأكون موجوداً أنا ـ هورهي ـ |
| Ve buraya ona son kez hoşçakal demek için gelmiş. | Open Subtitles | لذا جاء لقول إلى اللّقاء للمرة الأخيرة إليها |
| Seni seviyorum ve iyi geceler demek için akşama seni ararım, tamam mı? Tamam anne. | Open Subtitles | سأتصل بك الليله لقول لك أنِ أحبك و تصبح علي خير , حسناً |
| Merhaba demek için uğradım. Bana sky box'tan alabilir misin? | Open Subtitles | لقد جاءت فقط لقول مرحبا بك هل يمكنك ان تصحبني الى المدرج الخاص |
| Bir merhaba demek için Bea uğradı. | Open Subtitles | مرحبا عزيزتي بي جاءت لتقول مرحبا هل تذكّرين بي؟ |
| - Hoşçakal demek için mi geldin? | Open Subtitles | هل أتيت لتقول وداعا ً ؟ حسنا ، بطريقة كلامك |
| Önümüzdeki hafta için vekil öğretmen gelecek ve işin doğrusu kendisi "merhaba" demek için buraya geliyor zaten. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنه في طريقة من المكتب إلى هنا ليقول لكم مرحبا |
| Merhaba demek için uğramış. Güzel bir aile olduğumuzu söyledi. | Open Subtitles | قال أنه عرّج عليك لإلقاء التحية قال أننا نشكل عائلة لطيفة |
| Evet demek için mi, hayır demek için mi? | Open Subtitles | يتصلوا بك ليقولوا ماذا ؟ نعم أم لا |
| Hayır. Hayır, herkese hoşgeldin demek için özel bir çaba gösterdim. | Open Subtitles | لا, انا كنت اجوب كل انحاء الخيمة لأرحب بكل فرد |
| Bu hoşgeldin demek için yapılan bir şey. Etini fakirlere dağıtacaklar. | Open Subtitles | انها طريقة للقول مرحبا سيتصدقون باللحوم على الفقراء |
| - İşte bu hayır demek için iyi bir yol. - Denemediğimden değil. | Open Subtitles | ذلك أسلوب للرفض هذا لا يعنى أني لم أجرب ذلك من قبل |
| Hoş geldin demek için geç olduğuna göre bari ondan bir dergi isteyeyim. | Open Subtitles | بما أن الوقت قد فات لكي أقول أهلا سأطلب منها مجلة |
| Bunca yolu sadece bir "merhaba" demek için mi geldin? | Open Subtitles | لقد قدتِ كل تلك المسافة لهنا فقط لتقولي مرحباً ؟ |
| Herkese tekrar merhaba demek için... çok güzel bir yöntem olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت ان هذه ستكون طريقة رائعة لالقاء التحية على الجميع |
| "Sana söylemiştim." demek için. | Open Subtitles | حتّى أقول لكَ "لقد أخبرتُكَ بهذا" |
| Sanırım elveda demek için iyi bir zaman. | Open Subtitles | الأن ربما يكون الوقت المناسب لكي تقول وداعك |
| Şey demek için aradım... günaydın. | Open Subtitles | مرحبًا، هذه أنا أتصل لأتمنى لك صباحًا طيبًا. |