| Bizim denizaşırı birlikler bu kollar için bize yarım milyon dolar ödüyor. | Open Subtitles | إئتلافنا مع ما وراء البحار دفعوا لنا نصف بليون دولار لهذه الأسلحة |
| 2007 yılında yedek kuvvetlere katılmadan önce iki kez denizaşırı göreve katılmış. | Open Subtitles | خدم في جولتين عبر البحار قبل الإنضمام إلى الفرق الإحتياطية عام 2007 |
| Altını denizaşırı nasıl taşıdığını bulamadık. | Open Subtitles | فشلنا بمعرفة كيف يقوم بنقل ذهبه حول البحار |
| denizaşırı bir yerdeki bir öksüzü evlat edinmek gibi, tek fark ben buradayım. | Open Subtitles | إنه مثل تبني يتيم من خارج البلاد بينما أكون متواجدا هنا |
| Sanırım bu bizim birlikte çıktığımız ilk denizaşırı görevimiz. | Open Subtitles | إذن، أعتقد أن هذه المهمة تُعتبر أول مهمة خارجية لنا سويّاً |
| Yok, aslında denizaşırı komutanların hiç biri yok. | Open Subtitles | . لا وليس بينهم أحد من . قادة ماوراء البحار |
| Maymunlar denizaşırı yerlerden çıplak geliyor. | Open Subtitles | القردة يتم أستيرادها من ما وراء أعالي البحار ويتم ايصالهم عراة |
| Kıçını ikisi denizaşırı 24 avukata sergilemek mi? | Open Subtitles | تعرية مؤخرتك ل24 محامي من ضمنهم إثنان وراء أعالي البحار |
| denizaşırı ülkelerde bu tepki şüphesiz ki farklı. | Open Subtitles | فيما وراء البحار, رد فعل هذا المساء مختلف بالتأكيد |
| Eğitileceksin, orduda ve denizaşırı görevde görev alacaksın. | Open Subtitles | سيتم تدريبك وتفويضك فى الجيش وإرسالك عبر البحار |
| Araba hırsızları denizaşırı sevkiyata mı hazırlanıyor dersin? | Open Subtitles | إذاً تعتقد أن خاطفي السيارات يستعدون لشحن ما وراء البحار ؟ |
| denizaşırı gelmiş ve kendisine göndermiş. | Open Subtitles | إنه طرد قد أرسله لنفسه من ما وراء البحار |
| Hayatım arama motorları, denizaşırı telefon görüşmeleri ile muhtemelen bulunamayacak bir şeyin peşinde koştururken cehenneme dönecek. | Open Subtitles | ستكون حياتي كالجحيم مثل محرك البحث ومكالمات ماوراء البحار لأطارد شيء من المحتمل أن لا أجده أبداً |
| Son zamanlarda çıkanlardan haberim yok çünkü son 14 aydır denizaşırı ülkelerdeyim ve anlamışsınızdır, ordudayım. | Open Subtitles | أنا لم أرى ذلك أبداً مؤخراً . بسبب أني كنت وراء البحار في 14 الأشهر الماضية . تعرفي , أنا في الجيش |
| Sonra denizaşırı gezilerde gözden kaybolmaya başlamış. | Open Subtitles | ثم اختفت آثارة مع سفراته الطويلة في البحار |
| denizaşırı bazı teröristlerin bunu yapacak kapasitede olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | قالوا ان هناك عدة منظمات ارهابية خارج البلاد بتمويل و قدرة |
| Çin gibi ülkeler açık ekonomiye geçtikçe Amerikalı şirketler tasarruf etmek için işleri denizaşırı ülkelere gönderdi. | Open Subtitles | و عندما فتحت بلاد مثل الصين اقتصادها أرسلت الشركات الأمريكية أعمالها خارج البلاد لتوفير النفقات |
| Hint aksanı olan bir müşteri temsilcisi, bizim denizaşırı çağrı merkezleri kullanan büyük bir girişim olduğumuz izlenimi uyandıracaktır. | Open Subtitles | عامل خدمة بيانات بلكنة هندية سيخلق اعتقاداً أننا مشروع واسع يستخدم عملاء هاتفيّ من خارج البلاد |
| Northlake, ABD'ye yapılan bir saldırı denizaşırı bir savaşa neden olursa milyonlar kazanacak. | Open Subtitles | من المُفترض للشركة أن تجني ملايين الدولارات إذا أدى هجوم على الولايات المُتحدة الأمريكية إلى تصرفات عسكرية خارجية |
| denizaşırı görüşme yapmak istiyorum santral. | Open Subtitles | أريد مكالمة خارجية من فضلك |
| Bir polis sözcüsü, bunun denizaşırı bir çocuk kaçırma örgütünün çöküşü olduğunu onayladı. | Open Subtitles | متحدث بإسم الشرطة أكد أنه تم كشف منظمة دولية لخطف الأطفال |
| Bu makineler, Afrika'da oldukça nadir bulunuyor. Dolayısıyla ön saflarda savaşan bu bilim insanlarına örnekleri denizaşırı göndermek dışında başka şans bırakmıyor. | TED | تلك الآلات قليلة وبعيدة في القارة، مما يجعل العديد من العلماء يعملون بدون أي خيار آخر ما عدا إرسال العينات في الخارج. |