| Ben denizi hiç görmedim... ama nehir kenarında denizcileri konuşurken duydum. | Open Subtitles | أنا لم أرى البحر أبداً لكنى سمعت البحارة يتحدثون عنه |
| denizcileri seviyorum. Oradaki oda kiralarını gördün mü? | Open Subtitles | أحب البحارة كثيراً كما أن الغرف أرخص هنا |
| O denizcileri bir gün daha bekletmek istemiyorum. | Open Subtitles | لن أهدر يوماً أخراً لإحضار هؤلاء البحارة للوطن |
| Denizkızları denizcileri kendi ölümlerine ikna eder. | Open Subtitles | صفارات الإنذار تستدرج البحّارة إلى وفاتهم. |
| Meksikalı uyuşturucu karteli sınırı geçmek için denizcileri kaçırmış olabilir. | Open Subtitles | محتكر مكسيكي ربما اختطف بعض المارينز عبر الحدود |
| Nişancılar birileriyle eşleşip denizcileri konumunu kontrol etmekle görevlisiniz. | Open Subtitles | أنت قناص إقران مع شخص يرعاك والحفاظ مشاة البحرية تم التحقق من الموقف. |
| Kendimi bulaşıcı hastalıklı eski zaman denizcileri gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أنني واحد من المسنين البحارة الكبار في السن و مصاب بمرض جنسي |
| Amerikan denizcileri kasabaya gelince gülüşüp heyecan içinde oluyorlardı. | Open Subtitles | كلهم يضحكون و متحمسين و ذلك لأن البحارة الأمريكيون كانوا في المدينة |
| Bu denizcileri denizin dibinde bırakan başkan, devrilmeyi hak ediyor. | Open Subtitles | الرئيس الذي يترك هؤلاء البحارة على قاع المحيط يستحق خلعه من العرش |
| denizcileri ölüme götüren denikızlarının yaşadığı... üç ada olduğu düşünülürdü. | Open Subtitles | كانت 3 جزر صغيرة حيث كان الناس يؤمنون أن الحوريات تعيش هناك, يستدرجون البحارة الى موتهم. |
| heyecan arıyor denizcileri hedefleyen bir hizmet sağlar. | Open Subtitles | توفرُ خدماتٍ تستهدفُ البحارة الذين يسعون إلى الإثارة |
| Sevgili Maria, sabah erken saatlerde Vietnam'dan kaçırılan denizcileri kurtarmak için timimiz bir operasyon düzenledi. | Open Subtitles | عزيزي ماريا، في وقت سابق من هذا الصباح، تنفيذ فريقنا مهمة لانقاذ البحارة الذين نقلوا من فيتنام. |
| Denizde uzun süre açılıp geri dönen, deliğe sokmak isteyen denizcileri buluruz. | Open Subtitles | لنجد بعض البحارة العائدين بعد قضاء فترة طويلة في البحر ويبحثون عن إرضاء غرائزهم الجنسية |
| Bu denizcileri sıkı savaşçılara dönüştüreceğimden eminim. | Open Subtitles | وجاهز لأن أقلب هؤلاء البحارة إلى آلات أقصد آلات قتالية |
| denizcileri kendi ölümlerine çağıran şarkılar söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تُغني الأغاني التي تجذب البحّارة إلى وفاتهم. |
| Her yıl donanma haftasında US Deniz Kuvvetleri gemileri tersaneye gelirdi ve güzel şehrimizi daha da güzelleştiren sevimli, tatlı Amerikan denizcileri eğlence arardı. | Open Subtitles | "أسبوع البحّارة" هو أسبوع بالسنة، حيث ترسو السفن الأمريكية، وتتزين ميدنتنا الجميلة... |
| denizcileri kaçırması için tuttuğun paralı adamların üzerinde bulduk. | Open Subtitles | وجد مع أحد مرتزقتك الذين وظفتهم لاختطاف المارينز |
| denizcileri kaçırıp öldürdüğüne dair kanıtlarımız var. | Open Subtitles | لدينا دليل أنك دفعت لاختطاف بعض المارينز وقتلهم |
| Nişancılar birileriyle eşleşip denizcileri konumunu kontrol etmekle görevlisiniz. | Open Subtitles | أنت قناص إقران مع شخص يرعاك والحفاظ مشاة البحرية تم التحقق من الموقف. |
| Çünkü sen denizcileri istemedin. | Open Subtitles | لأنك لا تريد مشاة البحرية هنا. |
| Ama tabiri caizse iş erkeklerle olmaya geldiğinde denizcileri teknelerden kapar veya gemilerin güvertelerinden düşürür istediklerini aldıktan sonra da denizcileri denizin dibine çekip boğar ve yerlermiş. | Open Subtitles | ولكن عندما يأتي وقت الحصاد إذًا جاز التعبير... ينتزعن البحّار من القارب أو من ظهر السفينة ويستكملن طريقهن، بعدها ينجذب البحّارة للقاع غارقين ثم يؤكلون، |
| Ee ama o zaman sende denizcileri gönderirsin gelicek sefere. | Open Subtitles | اذا أرسل القوات البحرية في المرة القادمة |
| Şu Koloni denizcileri, çok çetin adamlar. En gelişmiş teknolojik ateş gücüne sahipler. | Open Subtitles | جنود البحريه ألاستعماريه أقوياء جدأ لديهم سلاح نارى متطور جدأ |