| Bazı anneler o kadar depresyona giriyorlar ki bunu görmeyi bile kaybediyorlar. | Open Subtitles | كما تعلمين، هنالك أمهات يصلنَ لمرحلة الاكتئاب ولا يستطعنَ رؤية حتّى ذلك | 
| Eğer götürmezsem depresyona girer. | Open Subtitles | عليَّ أن أحضر غسيل المنزل إذا لم أفعل ذلك, ستصبح مكتئبة | 
| Ama nörologlar hala depresyona neyin sebep olduğuna dair bütün resme sahip değiller. | TED | ولكن علماء الجهاز العصبي ليس لديهم تصور كامل عن ماذا يسبب الإكتئاب. | 
| Aşırı mutluluk yerini aşırı mutsuzluğa bıraktı ve depresyona girdi. | Open Subtitles | المستويات العالية تفتح طريق للمستويات المتدنية وهي أصبحت في كآبة | 
| Acaba insanı bundan daha çok depresyona sokan bir şey var mı şu dünyada? | Open Subtitles | هل بإمكان أي شيءٍ آخر أن يجعلني مكتئباً أكثر من هذا؟ | 
| Kapının diğer tarafına geçtiğinde hayal kırıklığına uğrayıp, depresyona gireceksin. | Open Subtitles | حياة مليئة بخيباتِ الأمل و الإحباط. بإنتظاركَ فور عبوركَ للطرف الأخر من ذلك الباب. | 
| Biri tüm aileyi dibe götürecek kadar depresyona mı soktu? | Open Subtitles | شخص ما لديه هذا القدر من الاكتئاب فأخذ عائلته بأكملها؟ | 
| Birkaç saattir birlikteyiz ve ben şimdiden depresyona girdim bile. | Open Subtitles | قمنا بعد ساعات معدودة.. .. و كنت بالفعل الاكتئاب لي. | 
| - Antrenman zamanı Cabe. Çalışmalar bunun depresyona iyi geldiğini söylüyor. | Open Subtitles | حان وقت التمرينات كايب الدراسات وجدت أن هذا مفيد لعلاج الاكتئاب | 
| O bana nasıl depresyona girebileceğimi öğretti. Hangi ilaç hangi yan etkiye sahip bunu söyledi. Hangi semptomlar hangi teşhise yol açar bunu gösterdi. | Open Subtitles | وأخبرتني كيف أكون مكتئبة وأي عقار وأي أعراض أي تشخيص , أي ظواهر | 
| Tiroid bezi sorunları depresyona ve tendonlarda inflâmasyona sebep olabilir. | Open Subtitles | المشاكل بالغدة الدرقية تسبب حالة نفسية مكتئبة و يمكن أن تسبب التهاب الوتر | 
| Çok fazla veya çok az olması sinirliliğe, depresyona ve pek çok bozukluğa neden olur. | Open Subtitles | الكثير منها أو القليل للغاية منها قد يؤدى إلى الإثارة الزائدة أو الإكتئاب ، أو عدد من الإضطرابات الجسدية | 
| Çok neşeli iken birden derin bir depresyona girebiliyordu. | Open Subtitles | كان معتاداً على تقلّب مزاجه سريعاً من قمة السرور إلى كآبة مظلمة. | 
| depresyona girdi. Çok içmeye başladı. | Open Subtitles | أصبح مكتئباً و أخذ يكثر من إحتساء الشراب | 
| depresyona yardımcı olduğu, ruh halini düzelttiğine dair araştırmalar var. | Open Subtitles | هنالك دراسات تظهر أنها تساعد في حالات الإحباط إنه يرفع من المزاج | 
| Düşük seviyesi depresyona sebep olur, ama diğer etkileri yapmaz. | Open Subtitles | المستوى المنخفض يفسر الكآبة لكن هناك تأثيرات أخرى | 
| Kalanlar da depresyona girip alkolik olmuşlar. | Open Subtitles | الذين بقوا اصابهم الأكتئاب و أنقلبوا إلى مدمني كحول. | 
| Frank Russakoff bir insanda gördüğüm belki en kötü depresyona sahipti. | TED | لقد عانى فرانك روساكوف من ربما أسوأ اكتئاب قد رأيته في حياتي. | 
| Sigarayı bırakmak, nikotin yoksunluğundan dolayı endişeye ve depresyona yol açabilir. | TED | الإقلاع عن السجائر قد يؤدي إلى الإصابة بالاكتئاب والقلق، الناتجين عن انقطاع النيكوتين. | 
| Klinik açıdan depresyona girdiğini söylemek için uzman olmaya gerek yok. | Open Subtitles | الآن, إنه ليس من المبالغة القول أنك قد تكون مكتئب سريرياً | 
| depresyona girdiğimde benden kötü durumda olan birini görünce daha iyi oluyorum. | Open Subtitles | ،عندما أشعر بالإحباط ،أحبّ أن أرى الفتاة التي لا أحبها تشعُر بالسوء حتى أشعر بتحسُّن | 
| Bir anne derin bir depresyona girip kızını görmezden gelemez. | Open Subtitles | الأم لا يمكنها أن تستسلم للإكتئاب العميق و تتجاهلها | 
| Yenildiğimi kabul ettim ve korkunç bir depresyona girdim. | Open Subtitles | لقد إعترفتُ بالهزيمة، وغرقتُ في إكتئاب رهيب. رائع. | 
| Ofiste çalışmak depresyona sebebiyet verebilir. Ki bu da intihara sebebiyet verir. | Open Subtitles | العمل في المكتب يمكن أن يؤدي إلى الكأبة, التي يمكن أن تؤدي إلى الإنتحار |