Bir diğer deyişle, bu veriler bu organizmaları evcilleştirebileceğimizi gösteriyor. | TED | بمعنى آخر, هذا يوضح أننا نستطيع أن نستأنس تلك الكائنات. |
Yani bir diğer deyişle, kendi kendimi yakalattım öyle mi? | Open Subtitles | اذن, بمعنى آخر ,اننى خططت للأستباه بنفسى ؟ |
Bir diğer deyişle bana, "sen bir yabancısın," diyorsunuz. | Open Subtitles | بمعنى آخر تريدى ان تقولى لى : انك الاجنبى الوحيد اللعين هنا ,هه؟ |
diğer deyişle, insan sorunundan dolayı oluşan kategorize ekipman sorunu. | TED | بمعنى آخر , تصنيف مشكلة المعدات , عن مشكلة الأشخاص . |
diğer deyişle, eğer "merak, merak... | Open Subtitles | بكلمات أخرى إذا إحترت، إذا أحترت |
Bir diğer deyişle: nafile. | TED | بكلمات أخرى، إنها بلا فائدة. |
diğer deyişle, fiksasyonu kullanın ve çocuğu motive edin. Bu yapmak zorunda olduğumuz şeylerden biri. | TED | بمعنى آخر , إستخدام ذلك الهوس بغرض تحفيز ذلك الطفل , هذه واحدة من الأشياء التي نحن بحاجه إليها . |
Bir diğer deyişle bu vak'a için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | بمعنى آخر هو الأفضل لهذه المهمـة |
diğer deyişle, bir et parçasıydı. | Open Subtitles | متسكعة بمعنى آخر |
- Bir diğer deyişle meraklı! | Open Subtitles | - فضولية بمعنى آخر |
Bir diğer deyişle, tam Fernando. | Open Subtitles | بمعنى آخر, باقة (فيرناندو) الكاملة |
diğer deyişle, çirkin. | Open Subtitles | بمعنى آخر قبيح |
- Hapis, bir diğer deyişle. | Open Subtitles | سجن، بمعنى آخر |
diğer deyişle, samimiyet. | TED | بكلمات أُخرى ، الود |