| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |
| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |
| Ben başlar başlamaz, benimle şişenin dibini görene kadar yarışacaksın. | Open Subtitles | حالما أبدأ، فستضطر لأن تسابقني إلى قاع تلك القنينة. |
| Su öylesine berraktır ki dibini görebilirsin. | Open Subtitles | و خالي ونظيف جداً لدرجة تستطيع رؤية القاع |
| Denizin 3 mil dibini gördük, veya gelecekteki milyarlarca galaksiyi gördük. | TED | رأينا ما في أعماق البحر ثلاثة أميال لأسفل كما رأينا مجرات تبعد عنا بلايين السنوات في المستقبل |
| O arabanın içinde nehrin dibini nasıl boyladığımı söyler misin? Dinle. | Open Subtitles | كيف أنتهى الأمر بيّ في السيارة و أنا في قعر النهر؟ |
| Yani, tekne okyanusun dibini boyladığından beri, bu konuda güç belâ düşünebiliyorum. | Open Subtitles | حسناً , بما أن القارب كان بقاع المحيط أعتقد أن هذا محتمل |
| Kanımca şerefli dostum bir şeyler bulmak için bu şekilde tencerenin dibini kazımaya devam ederse tırnak aralarına bir şeyler batabilir. | Open Subtitles | أشعر لو أن صديقي الشريف أستمر في قشط قاع برميل الإعتراضات لربما يتعرض لخطر نيل شظايا تحت أظافره |
| Çimentoya batmış kişiler genellikle denizin dibini boylamış. | Open Subtitles | الناس المغطون بالأسمنت عادة يوجدون في قاع النهر |
| Bak bakalım şimdi ne yapıyor okyanusun dibini boyladı gitti. | Open Subtitles | وانظر إلى أين أوصله ذلك، عنوان دائم في قاع خليج لونغ آيلاند يا بات. |
| Biri sarhoş olacak ve gölün dibini boylayıp ölecek. | Open Subtitles | سينتهي المطاف بأحدهم تائهاً ، و غارقاً في قاع البحيرة. |
| Kuyruğunu sertçe yere vurarak denizin dibini karıştırıyor. | Open Subtitles | بضرب ذيلها للأسفل بقوة، فإن هذه الدولفين قارورة الأنف تعكر قاع البحر. |
| Geri dönüp bu çiftliği almamıza kadar üç günün var. Gölün dibini boylarsın. | Open Subtitles | لديكَ ثلاثة أيام قبل أن أعود وآخذ المزرعة، وسينتهي بك الأمر في قاع البحيرة. |
| Tanrım, şuna bak. Seninle birlikte denizin dibini boylayacaktı. | Open Subtitles | ربّاه، انظري إلى هذا، كنتِ ستغرقين مباشرةً إلى القاع. |
| Her yeri buharla temizleniyor ve dibini bile kazıyoruz. | Open Subtitles | سيتم تنظيف كل شيء بالبخار ونحن نقوم حتى بكشط أسفل القاع |
| Bunla denizin dibini görebiliyosun. Çocukken çok yapardık bunu. | Open Subtitles | يمكنكِ رؤية القاع به كنا نفعل ذلك دوماً عندما كنا صغار |
| Bayan Clayton az daha Clayton Uçurumu'nun dibini boyluyordu. | Open Subtitles | لقد كادت الآنسة كلايتون تنتهي في أعماق وادي كلايتون. |
| Dünya volkanlarının kraliçesi olarak, denizin dibini ısıtıyor. | Open Subtitles | كملكة على براكين الأرض التى تغلى فى أعماق البحار |
| Bir korsanın eline düşmesindense okyanusun dibini boylasın daha iyi. | Open Subtitles | أفضل أن تكون في قعر البحر لا في أيدي القراصنه |
| Adanın okyanusun dibini boylamış olacağı kısmını atladığım için kusura bakma. | Open Subtitles | آسفٌ لإغفالي ذكر الجزء أنّي سأترك الجزيرة في قعر المحيط |
| Yani, tekne okyanusun dibini boyladığından beri, bu konuda güç belâ düşünebiliyorum. | Open Subtitles | حسناً , بما أن القارب كان بقاع المحيط أعتقد أن هذا محتمل |
| Şişenin dibini görmüşken bu nasıl olacak? | Open Subtitles | كيف بظنك سيحدث ذلك عندما تحشر القنينة بقاع حلقك؟ |
| Sonra gölün dibini boylayacak. | Open Subtitles | بعد ذلك، سيكون في الجزء السفلي من البحيرة. |
| dibini gör! dibini gör! dibini gör! | Open Subtitles | شرب من البرميل, شرب من البرميل |