| Onları bulamadım. Duyduğuma göre çoktan başka bir diyara taşınmışlar. | Open Subtitles | لمْ أستطع إيجادهما سمعتُ أنّهما انتقلا إلى أرضٍ أخرى | 
| Seyrüsefer becerilerin sayesinde Basilisk fırtınaları atlatacak ve Yaprak Kitabı'nın olduğu farklı diyara ulaşacak. | Open Subtitles | مع مواهبك في الملاحة, فإن الباسيليسك ستنجو من العواصف وستصل إلى أرضٍ جديدة تماما, | 
| Seyrüsefer becerilerin sayesinde Basilisk fırtınaları atlatacak ve Yaprak Kitabı'nın olduğu farklı diyara ulaşacak. | Open Subtitles | مع مواهبك في الملاحة, فإن الباسيليسك ستنجو من العواصف وستصل إلى أرضٍ جديدة تماما, | 
| Ve yutulan bu ruhun bu diyara geri döndürülebileceğini? | Open Subtitles | لكنْ يمكن إعادة تلك الروح إلى هذا العالَم | 
| İşte, söz verdiğim gibi. Artık bu diyara bağlı değilsiniz. | Open Subtitles | هاكم، كما وعدت ما عدتم مقيّدون بهذا العالَم | 
| Zamanın farklı işlediği bir diyara götürüp... 28 yıl işkence etti. | Open Subtitles | نقلته إلى عالَم آخر حيث يسير الزمن بطريقة مختلفة -عذّبته لـ 28 عاماً | 
| Annemi bir süre önce uzak bir diyara sürgün ettim. | Open Subtitles | نفيتُ والدتي إلى أرضٍ بعيدة منذ مدّة. | 
| Yeni bir diyara gidiyoruz, kardeşim. | Open Subtitles | صحيح، سنذهب إلى أرضٍ جديدة يا أخي | 
| O zaman Kraliçe'nin laneti bizi yeni bir diyara götürecek. | Open Subtitles | سترسلنا لعنة الملكة إلى أرضٍ جديدة | 
| Prens Philip'e seni korumak için ant içtim başka diyara giden bir geçidi bulmaya çalışan yabancılara yardım etmek için değil. | Open Subtitles | عاهدتُ الأمير (فيليب) على حمايتك لا على مساعدة غريبتَين لإيجاد بوّابةٍ إلى أرضٍ أخرى | 
| Burun'u, yaşamın serpildiği bir diyara çeviriyor. | Open Subtitles | والـ(بنغويلا) حوّلت (كيب) إلى أرضٍ يمكنها احتواء الحياة | 
| Anneni öldüreceğim ve karşılığında da Rumplestiltskin'den öcümü alabileceğim sihirsiz bir diyara götüreceksin beni. | Open Subtitles | وبالمقابل سترسلينني إلى أرضٍ بلا سحر حيث أنفّذ انتقامي أخيراً مِنْ (رامبل ستيلسكن) | 
| Lanet başlamadan önce prenses çocuğunu doğurmadan önce o ve prens gardıroba girip prensesin çocuğunu doğurabileceği büyünün olmadığı çok uzak bir diyara gidebilirler. | Open Subtitles | قبل أن تحلّ اللعنة، و قبل أن تنجب (سنو) طفلتَها... ستدخل مع الأمير إلى الخزانة، و يسافرا إلى أرضٍ بعيدة. أرضٍ بلا سحر. | 
| Herkesi buradan çok uzak bir diyara gönderecek bir lanet oluşturmak üzereyim. | Open Subtitles | أخطّط لإلقاء لعنة... {\pos(190,210)}تنقل الجميع إلى أرضٍ بعيدة. | 
| ! Korkarım, ne yaparsa yapsın... bu diyara dönmesi imkansız. | Open Subtitles | أخشى أنّه مهما حاول، فإنّ العودة إلى هذا العالَم مستحيلة عليه | 
| Kara Periyi hapsolduğu diyara gönderen de buydu. | Open Subtitles | هي التي نفت الحوريّة السوداء إلى العالَم الذي احتُجزت فيه | 
| Bunun yanında lanet ortadan kalksa bile bazen uyku sırasında kurbanlar o diyara tekrar seyahat etmenin bir yolunu bulur tıpkı senin gibi kurbanlar işte. | Open Subtitles | حتّىعندماتبطلاللعنة... أحياناً، خلال النوم تجد الضحايا طريقها إلى ذاك العالَم ضحايا مثلك أنت | 
| Bu diyara geldiğini hatırlamıyordum zaten. | Open Subtitles | أظنّني كنت لأذكر دخولك إلى هذا العالَم | 
| Başka bir diyara giriş yaptık. | Open Subtitles | -عبرنا للتو إلى عالَم آخر | 
| Kanca'yı başka bir diyara gönderdi. | Open Subtitles | -نفى (هوك) إلى عالَم آخر |