| Ve eğer her şey yolunda giderse, yarın sabah güneş doğarken hep birlikte San Miguel'e saldıracağız. | Open Subtitles | غدا عند بزوغ الفجر سنهاجم جميعا سان ميجال |
| Altta olması gerekiyordu. Güneş doğarken, gökyüzü kızıldır, öyleyse güneş altta olmalı. | Open Subtitles | عند الفجر تكون السماء حمراء لذا توجب أن تكون الشمس تحت |
| Çadıra tam güneş doğarken ulaştık bu yüzden olabildiğince hızlı yerleşmemiz lazım. | Open Subtitles | حسناً، وصلنا للمخبأ عند شروق الشمس، لذا سنضع العدّة بأسرع ما يمكننا. |
| Şimdi de her gün güneş doğarken koca bir bardak kereviz suyu içiyorum ve ardından 90 dakika boyunca yoga yapıyorum. | TED | والآن، ومع شروق كل شمس، أشرب كوبًا كبيرًا من عصير الكرفس، وأتبع هذا بممارسة اليوغا لمدة 90 دقيقة. |
| doğarken bazıları sonsuz geceye. | Open Subtitles | ويولد البعض إلى الليالي الأبدية |
| Hiç bebek bir kuğunun güneş doğarken gözlerini açmasını gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ قط صغير البجع يفتح عينيه عندما تشرق الشمس ؟ |
| Bu hastanede çocuğum doğarken, otoparkta benimle sigara içiyordun. | Open Subtitles | كنت في هذه المستشفى تدخنين السيجار معي في مركن السيارات حين وُلد طفلي. |
| ..güneş doğarken soluklaşan yıldızlara baktığımızı hatırladığımı mı? | Open Subtitles | وكيف كنّا ننظر للنجوم التي تخبو تحت أشعة شمس الفجر الوليدة؟ |
| Sabah kalktım, gün doğarken ... bir not bile bırakmadan, onun gittiğini farkettim. | Open Subtitles | نهض هذا الصباح ، على طول حوالي الفجر بدون سابق إنذار ، وجدت انه ذهب. |
| Gün doğarken bu bölgeyi aramalarını istiyorum. | Open Subtitles | إذا وجب عليك أن تحملهم على البحث عند الفجر |
| O zamana kadar, diğer pislikler gibi gün doğarken dövüşeceksin. | Open Subtitles | وحتى ذلك الحين قاتل عند الفجر مع بقية الحثالة |
| Gün doğarken galedalar saldırır. İlk hamle Dereje'nin büyük ot yığınlarını hedef almış olan birkaç büyük erkekten geliyor. | Open Subtitles | عِند الفجر, تهجم الجيلادا ، تأتي الضربة الاولى من عدة ذكور كبيرة والتي تجتاح كومات القش لـ ديريجي |
| Şu adanın etrafından dolanırsak gün doğarken onları yakalayabiliriz. | Open Subtitles | أن أتينا قرب هذه الجزيرة هنا ربما قد نكون قادرين على قطع طريقهم عند الفجر |
| Milattan önce 55'te bir sonbahar sabahında güneş doğarken Camma, köyünün tam ortasındaki sunağa iki güvercin koyuyor. | TED | مع شروق الشمس في أحد أيام خريف عام 55 قبل الميلاد تضع كاما حمامتين على المذبح في وسط قريتها |
| Güneş doğarken seviştik. | Open Subtitles | ولقد مارسنا الحب فى الصباح . عند شروق الشمس |
| Her sabah gün doğarken dişi, uyuma mekanını terk eder ve partnerini bulmak için yüzer. | Open Subtitles | ومع كل شروق شمس , تترك الأنثى موقع نومها وتسبح للعثور على شريكها |
| Her pazar, güneş doğarken işten çıkar uyumak için eve giderdim. | Open Subtitles | كل احد كنت انهض واعمل مع شروق الشمس انا جاهز كي اغمى علي |
| Otoyol ekibi cesedi güneş doğarken bulmuş. | Open Subtitles | عمّال الطريق السريع وجدوا جثتها عند شروق الشمس |
| - Belki de güneş doğarken fikrini değiştirir. Evet. | Open Subtitles | على الأقل ربما تغير رأيّها عند شروق الشمس |
| doğarken bazıları sonsuz geceye. | Open Subtitles | ويولد البعض إلى الليالي الأبدية |
| Güneş batana kadar parti yapıyorlar. Sonra uyuyakalıyorlar, ve güneş doğarken uyanıyorlar. | Open Subtitles | يستمتعون حتى الغروب، ثم يسقطون نائمين وعندما تشرق الشمس يستيقظون |
| İnsanoğlu, ağlamaya doğarken başlar yeterince ağladığında ise ölür! | Open Subtitles | الانسان وُلد وهو يبكي ويظل يبكي ويبكي ! ثم يموت |
| Gün doğarken Lauren'ın hançere sahip olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان على لورين أن تجد ذلك الخنجر قبل الشروق |