| Bir dokunuşla, kapsül biyolojik olarak kendini sahibine uyarlar. | Open Subtitles | لمسة واحدة و تقوم الكبسولة بضبط نفسها حيويا مع مالكها |
| Birisine tek bir dokunuşla onun ruhundakileri çalabileceğin halde onun yanında olmak senin için çok zor olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنه من القاسي عليكِأنتثقيبينما.. يمكنكِ اختلاس النظر لما بداخل روح الشخص بمجرد لمسة. |
| # Bu yerli kızın renkleri, tek bir dokunuşla geçmeyecek. # | Open Subtitles | ألوان الفتاة الهندية لن تختفى بمجرد لمسة |
| Yan camlar bir dokunuşla kurbağa gibi zıplıyordu. | Open Subtitles | النوافذ الخلفية كانت تغلق مثل قفزة الضفدع في بركة من الديناميت |
| Camlar bir dokunuşla, dinamit havuzundaki kurbağa gibi zıplıyordu. | Open Subtitles | النوافذ الخلفية كانت تغلق مثل قفزة الضفدع في بركة من الديناميت |
| Peşindeki adam bunu tek dokunuşla yapabiliyor. | Open Subtitles | الرجل الذي يأتي بعد تستطيع أن تفعل ذلك مع لمسة واحدة. |
| Fareye her bir tık ve ekrana her bir dokunuşla birlikte dijital ormanlardan geçerek seyahat ettiğimiz her yere kişisel bilgilerimizin kırıntılarını bırakarak Hansel ve Gratel gibi oluyoruz. | TED | ومع كل نقرة فأرة وكل لمسة للشاشة، نكون مثل هانسيل وجريتيل نترك فتات خبز معلوماتنا الشخصية في كل مكان نعبره في الغابات الرقمية. |
| Moleküller sırlarımızı anlatıyor, sadece bir dokunuşla. | TED | تروي هذه الجزيئات أسرارنا بمجرد لمسة. |
| Aslında günümüzde orta sınıf bir bireyseniz ve internet bağlantınız varsa, bir tıkla ya da bir dokunuşla hikâyeler indirebilirsiniz. | TED | في الواقع، اليوم، إذا كنتم من الطبقة العاملة وتواصلتم عبر الإنترنت، فيمكنكم تحميل القصص في لمسة زر واحدة أو تمرير سريع للشاشة. |
| Bir dinamitçi. Hassas bir dokunuşla, şamdanı devirmeden mum ateşini söndürebilen birisi. | Open Subtitles | مفجر صاحب لمسة حساسة يستطيع تفجير الشمعة... |
| Küçük bir dokunuşla... beş saniye içinde iki yarışmacımız da... kayalarda martılara yem olurlar. | Open Subtitles | ...مجرد لمسة واحدة صغيرة وبعد خمسة ثواني هؤلاء المتسابقون سيكونوا طعام للنورس على الصخور السفلى |
| Bazen derileri bir dokunuşla bile soyulabilir. | Open Subtitles | بعض الأحيان تتقشر البشرة بسبب لمسة فقط |
| Evet, Nathan yumuşak bir dokunuşla icabına baktı. | Open Subtitles | آه ، نعم ، حسنا ، ناثان هنا... وتولى العناية بها مع لمسة ناعمة قليلا |
| Sanki İsa gibi bir dokunuşla kızı iyileştirdi. | Open Subtitles | وشفاها معَ لمسة, مثل المسيح عينهُ. |
| Sadece küçük bir dokunuşla sana açılacaktır. | Open Subtitles | فقط لمسة خفيفة... ؟ وبعدها تكون مـُـتاحة لك |
| Sanki bir sihirli dokunuşla hayatımız Değişti. | Open Subtitles | تغيرت حياتنا مثل لمسة السحر |