| Lanet bir Filistinlinin, Tel Aviv sokaklarında özgürce dolaşmasına izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكن ترك ولا فلسطيني حر يتجول في شوارع تل أبيب |
| -Küçük maymunumun fakir dolaşmasına izin vermem. | Open Subtitles | لن أدع قردي الصغير يتجول بهذه الملابس الرثة |
| Hatta hayal görenlerin de ve tek bir yolcunun bile yerinden kalkıp kargo bölümünde dolaşmasına izin veremem. | Open Subtitles | حتى المتوهمين و لن اسمح لمسافر ان يغادر مقعده و يتجول بشكل متبجح بخزانة الامتعة في الطرقات |
| Ayrıca, gün içinde epey dolaşmasına rağmen, aslında epey düzenli bir rota takip ettiğini gördük. Ya evinde ya da yiyecek tezgâhında oluyordu. | TED | ونستطيع أيضاً أن نرى مع أنها تقوم بالتجول المستمر خلال اليوم. فان أنماط تنقلها منتظمة، فكانت إما في المنزل أو في كشك الطعام. |
| Ama bunun yerine böyle bir adamın Los Angeles sokaklarında 35'lik bir magnumla dolaşmasına göz yumdunuz. | Open Subtitles | لكن بدلاً من هذا, إخترت السماح لمجرم مرتين بـ بالتجول فى وسط شوارع لوس أنجلوس بمسدس ماغنوم فى جيبـه لماذا ؟ |
| Sadece koruyucu giysileri olan personelin etrafta serbestçe dolaşmasına izin var. | Open Subtitles | الأفراد المرخص لهم بالتجوال فقط . هم الذين يرتدون بدلات الأمان |
| - House! Dengesiz bir hastanın koridorda dolaşmasına neden izin verdin? | Open Subtitles | لماذا تترك مريضاً غير مستقر يتجول بالممرات؟ |
| Ve hepimizin aklına şu soruyu getiriyor, ... nasıl bir aile çocuklarının rampa etrafında dolaşmasına göz yumar? | Open Subtitles | و ما يثير التساؤل هو أي نوع من الآباء يتركون طفلهم يتجول على منصة التزلج |
| Pete'in sokaklarda başıboş dolaşmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لانستطيع ان ندع بيت يتجول بالشوارع لا اريده بقربي |
| Uçmuş eski bir komandonun... şehirde dolaşmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا ترك جندي سابق يتجول في المدينة و ينشر الفوضى |
| Bir katilin etrafta dolaşmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | حسنا، لا يمكننا أن ندع القاتل يتجول حولنا. |
| O şeyin serbestçe dolaşmasına izin mi vermek istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد أن يتجول هذا الشيء حراً؟ |
| O sahtekarların özgürce dolaşmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع ترك المحتال يتجول بحرية |
| Bunlarla dolaşmasına izin vermemelisiniz. | Open Subtitles | يجب الا تدعه يتجول حاملا هذه |
| Niye serbestçe dolaşmasına izin vermeyeyim ki? | Open Subtitles | قد أتركه يتجول بالمدينة |
| Onun etradında dolaşmasına nasıl izin verdiniz? | Open Subtitles | كيف تدعه يتجول بنفسه؟ |
| Zihninin dolaşmasına izin ver. | Open Subtitles | دع عقلك يتجول انه بسيط للغاية |
| Sence dış dünya, bizim gibilerin serbestçe dolaşmasına izin verir mi? | Open Subtitles | هل يسمح العالم الخارجي لأناس مثلنا بالتجول بحرية ؟ |
| Dahası, onun böyle dolaşmasına izin verirseniz, onun etkisi azalacaktır. | Open Subtitles | كما أنها إن قامت بالتجول هنا وهناك بحرية، قد تقل فعاليتها |
| Evet, galiba Magnus'un özgürce dolaşmasına izin verdiği anormallerden hiçbiri bunu yapmazdı. | Open Subtitles | حقاً , أفترض أن أحد الخارقين ممن سمحت لهم (ماجنس) بالتجوال بحرية قد فعل ذلك ! |