| Son gelen Papa, bavulunu havlular ve tuvalet kağıtlarıyla doldurmuştu. | Open Subtitles | لان البابا السابق قد ملأ علبة الحلاقة بالبسكويت |
| Kızlar merkezde duruyordu, erkekler merdivenleri doldurmuştu. | Open Subtitles | وقفت الفتيات في المنتصف بينما ملأ الشبان المدرّجات |
| Noel'in ani ölümü Vera'yı kahır ve suçlulukla doldurmuştu ve bildiği tek yolda ilerledi. | Open Subtitles | موت (نويل) المفاجئ ملأ (فيرا) بالندم والذنب فتصرّفت بالطريقة الوحيدة التي تعرفها |
| Toulouse'un sözlerini susturmak istedim ama beni kuşku ile doldurmuştu. | Open Subtitles | أردت أن أتجاهل ما قاله تولوز لكنه ملأني بالشك وثمة طريقة واحدة كي أتأكد |
| Toulouse'un söylediklerini kafamdan atmaya çalıştım, ama beni şüpheyle doldurmuştu. | Open Subtitles | أردت أن أتجاهل ما قاله تولوز لكنه ملأني بالشك |
| Eski bir arkadaşım içini doldurmuştu. | Open Subtitles | إميت: صديق قديم حَشاه : |
| Bay Tae buraya ilk geldiğinde bunu doldurmuştu. | Open Subtitles | السيّد (تاي) ملأ هذه عندما جاء هنا في البداية. |
| Eski bir arkadaşım içini doldurmuştu. | Open Subtitles | إميت: صديققديم حَشاه: |