| Kahrolası yabancı arabalar her zaman donuyor. | Open Subtitles | اللعنة على السيارات الأجنبية دائما تتجمد علي |
| Onun burada kıçı donuyor, ve siz iki joker ona gününüzün bir kısmını vermiyorsunuz. | Open Subtitles | تتجمد من البرد و أنت لا تهتمون بإعطاء وقت للموعد |
| Yakıtlar kamyon depolarında donuyor ve tehlikeli bir yöntemle eritilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يتجمد الوقود في خزانات الشاحنات، ويتوجب إذابته بطريقةٍ مفزعة نوعاً ما |
| Havzanın suyu yarığın içine aktıkça, bir kısmı eksi 15 derecede yeniden donuyor. | TED | بينما يتدفق الماء إلى داخل الصدع بعض منه يتجمد مجدداً في درجة الحرارة 15 درجة مئوية تحت الصفر |
| Geceleri gezegenin büyük kısmı tamamen donuyor. | Open Subtitles | ومعظم الكوكب في حالة تجمد كاملة أثناء الليل. |
| - Pekâlâ, Andrew, kıçımız donuyor burada. - Hey, hey, hey. | Open Subtitles | حسنا ،أندرو ،ونحن نتجمد لدينا حمقى خارجا هنا |
| Harika. Burası çok daha sıcak. Yukarısı donuyor. | Open Subtitles | ،ممتاز، الجو أدفأ هنا بكثير الطقس متجمد في الأعلى |
| Hava daha da soğursa su boruları donuyor. | Open Subtitles | إن ازداد الطقس برودة, تتجمد أنابيب المياه |
| Tüm tundra boyunca, nehirler ve toprak kaskatı donuyor. | Open Subtitles | عبر سائر أنحاء التندرة، تتجمد الأنهار والأرض في أماكنهم |
| Kışın yağmur yağdığında, yağmur suları ağaçları kaplıyor, sonra da donuyor. | Open Subtitles | ومن ثم حين تمطر في الشتاء تلك المياه تغطي الأشجار وعندما تتجمد |
| Buz gibi zeminde otururlarken kıçları donuyor. Bu komik değil. | Open Subtitles | تتجمد مؤخراتهم بجلوسهم على الأرضية الباردة، أليس امرًا مضحكًا. |
| Sonbahar ilerledikçe havadaki nem donuyor ve kırağı yaprakları süslüyor. | Open Subtitles | بينما يتقدم فصل الخريف، يتجمد الندى في الهواء ويُزيّن الصقيع أوراق الشجر |
| Alçaldıkça, etrafındaki su anında donuyor ve buzdan bir kılıf oluşturuyor. | Open Subtitles | بينما يهوي، يتجمد ماء البحر حوله على الفور ويصوغ غمداً من الجليد وهابطاً جليدياً، |
| Buradaki her şey anında donuyor, metal bile. | Open Subtitles | إذن ، كل شىء يتجمد هنا سريعا حتى المعادن. |
| Kışın, bir Kwakiutl, battaniyenin altında donuyor | Open Subtitles | فى الشتاء تجمد واحد منهم فى بطانيته |
| 90'lardan küçük bir nostalji, "Natalie donuyor". | Open Subtitles | قطعة صغيره من الحنين للتسعينات "ربما تعرفونها بإسم "تجمد ناتالي |
| - Bizler "Natalie donuyor" grubuyuz. | Open Subtitles | مرحباً "نحن فرقة "تجمد ناتالي هل أنت "ناتالي" ؟ |
| "burada Detroit'te popomuz donuyor dedim". | Open Subtitles | "نحن نتجمد هنا في ديترويت." |
| Harika. Burası çok daha sıcak. Yukarısı donuyor. | Open Subtitles | ،ممتاز، الجو أدفأ هنا بكثير الطقس متجمد في الأعلى |
| Eve gidene kadar o uzun yolu yürüdüğümde ve eve vardığımda, donuyor olurdum. | Open Subtitles | كنت أمشى طويلاَ للبيت وعندما كنت أصل كنت أتجمد من البرد |
| Merhaba, tatlım. Hemen arabaya binin,donuyor olmalısınız. | Open Subtitles | مرحبا حبيبتي دعينا نركب السياره لابد انك تتجمدين |
| - Ateşe yaklaş, donuyor olmalısın. | Open Subtitles | تعالي إلي النار لا بد أنك متجمدة إبتعد عني |
| Ellerim donuyor, baltayı zar zor hissediyorum. | Open Subtitles | يداي تتجمدان, لا أكاد أستطيع مسك الفأس. أعطني ثانية لتدفئتها فحسب. |
| Kar ve buzdan oluşan dik yamaçlarında çağlayanlar bile donuyor. | Open Subtitles | إنه مشهد عموديّ من الثلج والجليد حتى أن الشّلالات تتجمّد |
| Dağdaki teleferikte işemesi gerekmiş bir hastam var pantolonunu indiriyor ve poposu oturakta donuyor kalktığı zaman da götündeki derinin çoğu gidiyor. | Open Subtitles | هاي،قبل ان تذهب للمذاكرة احتاج مساعدتك لدي مريضة اضطرت الي ان تتبول وهى علي رافعة تزلج فسحبت سروالها الي الاسفل ومؤخرتها تجمدت علي مقعد |
| Terlemesi gerekiyordu, ama şimdi donuyor. | Open Subtitles | كان من المفروض أن تتعرّق لكنّها تجمّدت |
| Buz eridiğinden de çabuk donuyor! | Open Subtitles | إنّ الثلجَ يُجمّدُ أسرع مِنْ هو يَذُوبُ! |
| Ellerim donuyor. | Open Subtitles | أشعر كأن يداي متجمدتان |